-6-

47 5 0
                                    

"Hoş geldiniz, Bay Türkiye." dedi neşeli adam. Türkiye uyku sersemi ile olduğu yerden ayağa kalktı. En son nerde olduğunu hatırlamaya çalıştı:

"En son... En son yeşil bir şey beni kendisine gelmem için çağırıyordu!" diye bağırdı. "Neredeyim ben? Rusya nerede? Azerbaycan nerede? Ve... Milletler Cemiyeti... Allah'ım..." Türkiye ağlayarak Milletler Cemiyeti'ne sarıldı."Sizi çok özledim."

"Ben de seni Türkiye Cumhuriyeti."

İkili beraber bulundukları yerde dolaşmaya başladılar. Türkiye durmadan bulunduğu yerin güzelliğini inceliyordu. Burası cennetten farksızdı. Her şey kusursuzun kusursuzu bir şekilde yaratılmıştı.

Kısa süre sonra önlerine bir kapı çıktı. Kapıdaki görevli onları görünce oturduğu yüksek yerden aşağı indi. Koşarak Milletler Cemiyeti'nin yanına geldi. Görevlinin boyu onlardan bir hayli kısaydı. Aynı zamanda altın renkli melek kanatlarına sahipti.

"Bay Milletler Cemiyeti... Yoksa Bay Osmanlı'yı mı getirdiniz?" diye sordu Görevli Melek.

"Aslında beden takası yaptığı oğlu Türkiye Cumhuriyeti'ni getirdim." diye cevap verdi Milletler Cemiyeti.

"Bu çok korkunç! Gerçekten çok korkunç! Tanrım!"

Türkiye olanları idrak etmeye çalışıyordu. Meleğin bahsettiği beden takası da neyin nesi oluyordu?

"Affedersiniz?" diye sordu Türkiye Cumhuriyeti.

"Bu arada hoş geldiniz Bay Türkiye Cumhuriyeti. Bu talihsiz karşılama için babanız adına çok özür dilerim. Ayrıca Sovyetler'in anlattığından daha fazla karizmatik görünüyormuşsunuz." Melek daha sonra söyledikleri için utanmıştı. "Sizin sorunuz vardı sanırım."

"Burası neresi? Ve beden takası da neyin nesi?"

"Burası Araf. Ülkeler için cennet ve cehennem kavramları yoktur. Onlar ölünce Araf'a gelirler. Beden takasına gelecek olursak...Gerçek şu ki... Ölen ülkeler yaşayan ve aynı kana sahip oldukları ülkelerin bedenlerini onların buraya gelmesi şartıyla takas etme hakları var. Fakat kötülük yapmak değil de yaptıkları kötülükleri telafi etmek amacıyla bunu yapabilirler. Lakin Osmanlı bu kuralı çiğnedi."

"Peki nasıl Dünya'ya geri döneceğim?"

"Oradakilerin -Yaşayanların- Osmanlı'yı sizin bedeninizden çıkarması gerekiyor."

" Acaba babamın bedenine girip bir şekilde Dünya'ya geri dönemez miyim?

"Bunu henüz bilmiyoruz, Bay Türkiye."

Türkiye umutsuzluğa kapılmıştı. Morali yerle bir olmuştu. Kollarını kucağında bağladı. "Anlıyorum." dedi. Üzerine çöken yükü nasıl kaldıracağını bilmiyordu. Babasının diğer ülkelere zarar vermesinden çok korkuyordu. Ve bu gerçek olursa bir daha Dünya'ya nasıl geri dönecekti? Düşünceleri onu boğuyordu.
İstemsizce ağlamasına sebep oluyordu. Güçlü olması gereken zamanda elinden hiç bir şey gelmiyordu.

"Sakın ağlamayın, Türkiye Cumhuriyeti." dedi Milletler Cemiyeti. "Elbet biri sizin Dünya'ya dönmenize vesile olacaktır. Sizin şu an güçlü durmanız gerekiyor. Hem şöyle düşünün: En sevdiğiniz bir kaç ülke bu kapının arkasında."

Türkiye yaşlı gözlerini sildikten sonra açılan kapıya baktı. Kapı açıldığında onlarca hatta yüzlerce ülkeyi gördü. Bunlar tarih boyunca yaşamış ülkelerdi. Hepsi mutlu görünüyordu.

Türkiye, Milletler Cemiyeti'nin varlığını unutarak içeriye girdi. Tüm ülkeler sanki onun geleceğini biliyormuş gibi selamladı. Onu selamlayanların büyük bir çoğunluğu eski Türk Cumhuriyetleriydi. Türkiye hepsine yüzü gülümseyerek selamladı.

Countryhumans - Bir Dünya İki TarafHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin