0.1

33 5 2
                                    

SELAM!

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir <3

Yeni bir kurgu ile karşınızdayım ve asker kurgusu, şaşırdınız mı ddkdkskdk

Bu kurgu bize şans getirsin 🥺🤍

Ufak bir bilgilendirme yapacağım bölüm sonunda, onu okumayı unutmayın. Şimdi sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum...

Keyifli okumalar <3

liashn0

...

Gülnihal Akçay,
1990.

Bir savaş meydanında çiçek açtırmak çok zordur. Yakan, yıkan ve yok eden bir dünyada yaşam sunmak imkansızı istemektir.

Umutsuzluk öyle büyük bir silahtır ki neredeyse insanı canından bile eder. Can bedenden sadece öldüğünde mi ayrılır sanıyorsunuz? Hayır, can bedenden nefes aldığın herhangi bir anda da ayrılır.

Ben Gülnihal Akçay, şu küçücük dünyamda çiçekleri umudum yapmıştım. Onları yetiştirmek, bu dünyaya rağmen büyütmek en zoruydu. Ancak imkansız değildi.

Bir felaketin önünde duruyordum, umudum oradaydı, bir yangının içinde çiçeklerimin arasında.

Evet, yangının içinde...

Ve yine evet. Aynı yangının içinde bende verdim.

"Çiçeklerim!" Dizlerim titriyordu, nefesimi bile hissetmiyordum ancak umut etmek zorundaydım. Çiçekçi dükkanıma gelen gelen itfaiye ekibi benim kalan son umudumdu...

"Gülnihal!" Abimin sesiyle dışarıya döndüm. Camdan baktım. Endişeli bakışları etrafta dolanıyor, beni seçip bulmaya çalışıyordu. Elinde çalan bir telefon vardı. Benim telefonumdu.

İtfaiyecilerin benim olduğum yere gelmesini beklerken elimde ki orkidelere sımsıkı sarılmıştım. Cebimde çalan telefonu hızla açtım.

"Abi!" Boğazım yırtılırcasına bağırırken burada ne işi olduğunu düşünecek hâlde değildim. Annem ve babamın haberinin olup olmadığı umrumda bile değildi. Yaslanacak bir gövdeye ihtiyacım vardı.

Sesimle bana döndü. Tüm o kargaşanın ortasında beni buldu. Evet, bulunduğum yer yanıyordu ve cam duvarın ardında o bana bakıyordu.

"Canım," dedi acıyla. "Canım benim, iyi misin? Gülnihal, dayan abim!"

Başımı iki yana salladım. "Çiçeklerim abi..."

"Şşş," yüzünü sıvazladı. "Abim, güzelim, iyi olacaksın. Şimdi bunu düşünme." Gözleri çiçekçi dükkanıma döndü. Küçük bir yerdi, ancak öyle güzeldi ki... En önemlisi de benimdi. Bana aitti. Şimdi ise simsiyaha boyanmıştı işte.

"Tüm emeklerim, çiçeklerim... Gittiler abi. Hepsi gitti..." En sonunda dayanamayıp yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Tir tir titriyordum.

İtfaiyecilerden birisi yanıma ulaştığında telefonum elimden kayıp düştü. Adam önüme eğilip yüzüme baktı. En fazla benden birkaç yaş büyüktü. "Hanımefendi, iyi misiniz?"

KARA MAMBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin