Gülnihal Akçay,
1990.
Bugün benim için oldukça önemli bir gün. Bugün, yeni bir hayata atacağım ilk adım gerçekleşecekti. Bugün sevdiğim adam ile evlenecektim...
Abimin ölümünden sonra tam 8 ay geçmişti. Soğuk bir Aralık günüydü. Ancak Nihat ve ben düğün için yaza kadar beklemek istemedik. Bir dükkan tutuldu. Süslendi. Oldukça geniş bir yer değildi ama bize yeterdi.
Önemli olan bizdik. Nihat ve ben. Biz bugün dünya evine girecek, evlenecek ve bir aile olacaktık. İşte önemli olan tam olarak buydu.
Aşk insanı her türlü deliliğe sürükler ama bunu yaparken akıllı olduğunu ona inandırırdı. Aşk en tehlikeli duygu ama güzel olan her şeydi... İçinde her şeyi barındırıyordu. Sevgi, özlem, nefret, sevinç, üzüntü...
Annem odamın kapısını çalarak içeriye girdiğinde elimde abimin fotoğrafı ile oturuyordum. Kapıyı hemen ardından kapattı. "Nihat ve ailesi geldiler. Birazdan çalgı çengi ile seni buradan alacaklar."
Gözleri doldu konuşurken. Aynı şekilde benimde. "Annem," dedi ve arkamdan bana sarıldı. "Benim güzel kızım. Ben sensiz ne yapacağım?"
Gülümsedim. "Abartma anne, alt tarafı birkaç sokak ötene gideceğim."
"Olsun, benim çatımın altında değilsin ki Gülüm..." Saçımı öptü. "Ah benim kınalı kuzum, biricik yavrum, ne güzel olmuşsun böyle."
"Anne, ağlatacaksın beni!"
"Sakın ha! Makyajın akar bak." Yanağımı okşadı. "Hadi kalk bakalım, seni aşağıya indirmek gerek. Bizim oğlan heyecandan tir tir titriyor."
Kıkırdadım. "Evlilik teklifi esnasında da yüzüğü denize düşürdü, biliyor musun? Düğün deniz kenarında bir dükkanda. İnşallah beni de düşürmez."
Söylediğim şeyle kahkaha attı annem. "Deli kıza bak hele, müstakbel kocasıyla dalga geçmeye de utanmıyor hiç."
İkimizde gülerken babamın aşağıdan, "Hatice, Gülnihal! Nerede kaldınız?" Diye bağırtısını duyduk.
Güldüm. "Babam utanmasa hemen şimdi verecek beni."
Annem kolumu cimcikledi. "Sus kız o nasıl söz öyle? Ayıp!" Koluma girdi ve duvağımı örttü yüzüme. "Hadi gel bakalım."
Birlikte odadan çıkarak merdivenlere yöneldik. Tam merdivenlerin ortasında babam vardı. Beni görünce gözleri doldu ama hızla sakladı bunu. Elini bana uzattı. "Ağaç ettin herkesi, gel bakalım güzelim."
Babamın elini tuttum ve onunla birlikte merdivenleri inmeye başladım. Kapının önünde çalgı çengi bir an olsun susmuyordu. İki taraftan da akrabalar oyun oynuyor ama bir yandan merakla eve bakıyorlardı.
Kapıda babamla birlikte dikildiğimizde hemen birkaç basamak aşağıda, kaldırımda bana hayranlıkla bakan Nihat ile göz göze geldim.
O kadar yakışıklı olmuştu ki ona bakarken neredeyse ağlayacaktım. Onunla ilk kez bir felaketin ortasında karşılaşmıştık. Sonra o benim her şeyim olmuştu. Bir kez yüzüme gülmeyen şu hayatta, yüzümde ki tek tebessüm olmuştu.
Babamla birlikte aşağıya indik. Tam karşısında durduk. "Kızım Gülnihal bundan böyle senin eşindir. Ona gözün gibi bakacak, gözünde ki yaşı bile ondan esirgeyeceksin. Aksi takdirde Nihat efendi, başına gelenlerden ben mesul değilim."
Babam kısa çaplı tehditini savurduğunda Nihat gülümsedi. "Kızınıza gözüm gibi bakacağım. Onu kendi gözyaşından bile koruyacağım efendim, buna emin olabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA MAMBA
General FictionBen Kara Mamba, hayatım boyunca hapsolmadığım o kapanın kollarındayım.