'Oh, take me back to the night we met
I had all and then most of you.'-
Sanırım hiçbir zaman gerçek bir evim olmayacak. Şehrin en ücra köşelerinde unutulmuşlar arasında, kırık sokak lambalarında ya da uçurum kenarlarında yaşamımı sürdürmeye devam edeceğim.
Deneyeceğim. Ev bildiğim sen olmadan yaşamıma devam etmeyi deneyeceğim. Bana bıraktıklarınla teselli edinmeye çalışacağım. Yapamayacağım. Ama deneyeceğim.
Evini kaybetmiş bir insan bu dünyaya sığabilir mi ki sevgilim?
Ya şimdi kaybettiğim seni ararken kendimi de kaybedersem?
Sol yanımda garip bir sızı var. Nedenini bilmiyorum demek aptallık olurdu. Gidişin fazlasıyla canımı yaktı. Her bir hücreme denk sızlıyorum. Şimdilerde neredesin sahiden? Bu şehirin sokaklarını seni görme umuduyla gezmeyi özledim. Burada olmadığını bilmeden yaşamaya devam etmek çok zor.
Evimi kaybetmişken, bu sokakları da alma benden.
Dün değil öncesi gün o ilk öpüştüğümüz sokağa gittim. Sırtımı duvara yaslandığımda o anların her birini yeniden yaşadığıma yemin edebilirim. Dudaklarını dudaklarımda hissettim. Nefesin usulca yüzümü okşuyordu. Ellerin ellerimdeydi.
İlk öpücüktü işte, çok korkuyordun beni incitmekten.., çok korkuyordum seni incitmekten. İnsanın korktuğu başına gelirmiş sevgilim. Bende en büyük yarayı sen açtın.
Neyse, sen unut bu dediklerimi.
Hadi gel artık. Lütfen.Gel yoksa bu şehir unutacak bizi.
İzlerimiz silinecek duvarlardan.
Sen buraya hiç ayak basmamışsın gibi olacak.
Sanki hiç benim olmamışsın gibi.Gel yoksa bu şehir sahiden unutacak bizi sevgilim.
Gel yoksa her şey gidecek benden.
-
10.06.24
23.30