'Et quand tu es seule pendant un instant
Embrasse-moi'-
İçimde büyüyüp giden ve onunla aynı anda küçülen bir şey vardı. Karanlığım büyüyor ve ruhumu da beraberinde götürüyordu. Birini kazanırken, birini kaybediyordum. Ruhumu, hiç sahip olamadığımı söylediğim ruhumu hemde.
Aklım bir şeylere erdiğinden beri anlam arayıp durdum. Neredeyse bütün hayatım boyunca sonunda hiçbir şey bulamayacak olma riskini göze alarak köşe bucak onu aradım. Çünkü ya bulursam umudu bir şey bulamayacak olmak ihtimalimi bastırıyordu. Ben bir zamanlar sahiden de umutlu bir insandım. Çok güler, çok konuşurdum. Anlatacaklarım vardı, anlaşılmak istediğim şeyler.
Sonra bir şey oldu, dünya için hiçbir şeydi belki ama benim için çok şey ifade ediyordu. Taptığım karanlığım beni ele geçirdi. İçimde eskiye dair hiçbir şey kalmadı, hep söylediğim gibi ruhsuz birisine dönüştüm. Gülmedim, konuşmadım da. Anlatacaklarım hâlâ vardı elbet de anlatmaya mecalim yoktu.
Uzun lafın kısası, sonunda bir şey bulma umuduyla çıktığım yolda her şeyimi kaybettim. Günden güne de böyle birine dönüştüm. Kimsenin dönüp bakmaya tenezzül etmediği, tanıyacak kadar şansız olanın koşarak uzaklaştığı biri. Hiç sevilen olmadım. Gerçek şuydu ki eksikliğini de hiç hissetmemiştim. Çünkü nasıl bir duygu olduğunu bilmiyordum.
Bu yüzden hiç kimseyi de sevemedim.
Şimdilerde ebedi yalnızlığı kabul edip, olabildiğince az insanın hayatına dokunarak gitmeyi planlıyorum. Zira biliyorum, ne kadar çok insanı kendimden kurtarırsam iyi. Hayatıma bir kere girip, lanetimden payını alanlar adına da üzgünüm.
İstediğim yalnızlığa kavuşmama belki günler, belki saatler, belki de dakikalar kaldı kim bilir.
-
09.06.24
09.28