'I see you and I need you, but do you?'-
Birine mi yazıyorum bu satırları yoksa kendimi mi anlatmaya çalışıyorum bilmiyorum.
İçimde hiçbir zaman kapanmayan bir boşluk var. O boşluğu yazdığım şeylerle doldurabildiğimi sanıyordum. En azından bir zamanlar. Ama artık hiçbir şekilde dolduramıyorum.
O boşluk, gittikçe büyüyor ve beni içine çekiyor.
Korkmuyorum. Ama belki de korkmalıyım; daha da dibe inemem dedikçe daha da dibe inmekten, her gün ölümü dileyen birinden artık bunu düşünemeyecek kadar yorgun birine dönüşmekten...İçsem de zihnimi artık susturamıyor olmaktan korkmalıyım.
Bir yerde okumuştum;
'İnsan yaşıyorsa acıya alışıyor.'Ben neden alışamıyorum?
Ben neden hâlâ içimi yakıp kavuran bu ateşi söndüremiyorum?
Yazdıkça anlamıma kavuşmam gerekirken anlamımı kaybediyorum. Hatta düşüncelerimi, seni ve varlığımı da.
Ben bu lanetler okuduğum evin bir köşesinde çürüyüp gidiyorum. En acısı da artık kimsenin beni bulmasını istemiyorum. Ben artık yazmak, yazılmak istemiyorum. Birilerinin sahte aşklarını, sahte sözlerini istemiyorum.
Ben aldığım nefesin bir anlamı olsun istiyorum.
Bir zamanlar hiç benimseyemediğim o anlamıma yeniden kavuşmak istiyorum.
-
30.06.24
18.11