Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
'Don't know what I wanted, I have a memory Back at that party, I was all over her.'
-
Bana bir gün neden dilek tutmadığımı sormuştun hatırlıyor musun? Neden yıldız kaydığında bir şey düşlemediğimi ya da 00.00 olduğunda sen kadar heyecanlanmadığımı.
Ben de gerçekleşmeyecek şeylere umut bağlamak istemiyorum demiştim. O zamandan bu zamana değişen bir şey olmadı. Ben hâlâ dilek tutmuyorum. Gerçekleşmesini istediğim şeyler de günden güne tükeniyor zaten.
Ama eğer bir yıldız kaysaydı şimdi, hızlıca, aniden, yıldızla beraber bir ruh göçüp gitseydi bu dünyadan..ben ilk defa bencillik edip bir dilek tutmak isteseydim; giden bir ruha kendi isteğimi de yükleseydim...; seni dileseydim..
Oluru var mı? Seni dilemenin?
Neyse, cevap verme. Bir anlık gafletle sordum üzgünüm. Dileklerle aram yok benim. Hem seni dilemek de ne öyle? Deliriyor olmalıyım. Gözlerinin rengini bile unuttum halbuki. Kokun.. Sahi, teninin kokusu nasıldı Theodore?
Konuşma, hak ettim belki de bunu. Onlarca geceyi sabah ettiğim koynunun kokusunu hatırlamıyorum ya yazık bana.
Seni dilemeyi geçtim, adını bile anamam artık. Sanki suçlu benmişim gibi hissediyorum ama öyle değil. Çünkü doğru ya, sen gittin ve gidenlerin arkasından yas tutulmaz. Bu yüzden unuttum seni.
Seni hatırlamayı kendime yasakladığım için en sonunda bende senden geriye bir şey kalmadı. Anılar.. Sarhoş olmadıkça hatırlayamadığım o anılar..
Evet onlar hâlâ benimle. Sen yoksun sadece. Kokun, gözlerin ve dudakların da öyle. Kimi kandırıyorum, hiç unutamadım seni.
Ama şimdi benim için bir şey yapmana ihtiyacım var.
Beni bırakmana ihtiyacım var.
Gitmene izin vermeme izin vermelisin.
Belki başka bir hayatta, sadece sen ve bendik. Belki orada birbirimizi doğru sevebildik. Mutluyduk, beraber. Belki o hayatta, yapacağımızı söylediğimiz her şeyi yaptık.
