"Oh, won't you kiss me on the mouth and love me like a sailor?"-
Şimdi gelip de bana bu yazıyı yazdıran acıyı nasıl tarif edeceğimi bilmiyorum.
Kulaklığımdaki şarkı belki 50. defa başa sarıyor. Düşüncelerim de onu takip ediyor. Boğazımda tuhaf bir acı var. Geçmek bilmiyor. Sol yanımda iliklerime denk sömürülmüşüm gibi bir his var.
Biri gelmiş, sevilmek istemiş. 'Sen nasıl severdin birini merak ettim.' demiş. Ben de sevmişim ama O sonra gitmiş. Nereden geldiğini anlamadığım gibi nereye gittiğini de anlamamışım.
Evet, aynen böyle bir his.Sonra birden fazla kişi gelmiş. Dışarıdan merak edilen biriymişim sanırım. Gülmüşüm kendime, gülmüşüm bana umutla bakan insanlara. İçim beş para etmezken dışarıdan gördüklerine böyle koşa koşa gelmeleriyle dalga geçmişim hatta. Anlatmışım onlara, doğru kişi olmadığımı.
Sanki doğru kişi varmışçasına.Onları da sevmişim ama. Sevgimi kimseden eksik etmemişim. Öyle herkes sevilir mi demeyin şimdi bana, herkes sevilmez de hak edene hak ettiği gibi davranılır.
Mesela ben bu yüzden hiç sevilmedim.Evet, doğru duydunuz. O dışarıdan mükemmel görünen ben hiç sevilmedim. Bu yüzden yalandı belki de sevmelerim.
Seviyorum demelerim ama hiç güvenemeyişim. Bana yapacakları tek bir hatayı arayışım. Kimsenin sözüne inanmayışım. Ve eğer o sevgi haddinden biraz bile fazla aşk gibi hissettirmeye başlarsa arkama bile bakmadan kaçışım.
Neyse Theodore odamın bir köşesinde delirişimi izlemekten çok zevk aldığını bilsem de boşver sen şimdi bunları.
Gelmeyecek misin yanıma?
Öpmeyecek misin beni?-
09.10.24
23.27