Contigo yo quiero envejecer.

16 3 0
                                    

'Y entre todas esas cosas Déjame quererte, entrégate a mí'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


'Y entre todas esas cosas
Déjame quererte, entrégate a mí'

-


"Sana çok benziyor." dedi. Kafamdaki düşüncelere daldığım için gözümün önündeki görüntüsünün netleşmesi, odağımı ona çevirmem bir kaç saniye sürdü.

"Neyden bahsetiyorsun?" etrafta bana benzetebileceği kayda değer bir şey aradım. Köşe kenarında uyuyan bir köpek vardı. Onun yanında evsiz bir adam gece ayazı yüzünden titreyerek yatıyordu. Bir kaç kez daha etrafta turlayıp pes ettim.

Beni dikkatle izleyen gözlerine baktım. Bakışları saniyeler sonra başka yere kaydı, dikkatle baktığı yere döndüm.

Artık kullanıma kapanmış bir atölyenin penceresini gösteriyordu.

"Bütün eserler gitti sanıyordum." diye mırıldandım. Kaşlarım bir şey aramanın verdiği etkiyle çatıldı.

"Dikkatli bak." sıcak nefesini ensemde hissetmeyi beklemediğimden irkildim. Biraz ileriye doğru başımı uzattığımda müze duvarında asılı bir resime rastladım. Renkler birbirine girmişti. Çoğunlukla koyu renkler.

Herhangi bir şekili ya da insanı temsil ediyor gibi görünmüyorlardı. Yine de güzeldi. Sadece varlardı ve bu bile güzeldi.

Bir arada, ayrılmaz bir bütün olarak resmedilmişlerdi. Kime ait olduğuna bakmak istedim ancak küçük yazılar bu gece karanlığında pek seçilmiyordu.

"Karışık." dedim hâlâ baktığım tabloya ithafen. "Çok karışık."

Elleri belimi kavradı, sırtımı göğsüne yasladı. "Bakmasını bilene hiç de karışık değil."

"Yine aynı şeyi yapıyorsun." kafamı arkamda duran omzuna yasladım. Açılmış alnıma bir öpücük kondurdu.

"Ne yapıyorum?"

"Beni iyi olduğuma inandırmaya çalışıyorsun." dedim sık nefeslerim arasından. Güzel yüzünü açık boynuma gömmüşken cümle kurmak bir hayli zordu.

"Tabloda ne görüyorsun?" sabırlı sesi ve artık boynuma gömülü olmayan  yüzüyle beraber kendime gelerek yeniden tabloya baktım.

Bir yandan renkler çok uyumlu görünse de bir yandan alakaları dahi yokmuş gibiydi. Bu yüzden ne diyeceğimi bilemedim. Bir kaç dakika daha sarılarak durduk ve O sabırla beni bekledi.

"Her şeyi ve hiçbir şeyi." dedim neredeyse fısıldayarak.

"O anlamını çıkartamadığın renkler gibisin." Sıcak nefesi yeniden kulağıma varmıştı ve boynum boyunca ilerleyerek tüylerimin diken diken olmasını sağlamıştı.

"Bir yabancı belki seni anlayamaz ama seni tanımaya çalışırsa binbir farklı güzelliğinin olduğunun ve o her bir farkın da seni aslında bir arada tuttuğunu görür." kolları arasından yavaşça çıkarak yüzümü ona döndüm. Tablo artık gözlerimin önünde değildi.

"Seni bilmeyene hiçbir şey ancak tanıyacak kadar şanslı olana her şeysin." dedi dudaklarıma doğru. "Benim her şeyimsin."

Gözlerimi kapatıp alnımı alnına yasladım. Elleri yeniden belimi buldu, benim ellerim çoktan ensesindeki kısa saçları avuçlamıştı.

"Sen mi çizdin?" gözlerimi hafifçe aralayarak tepkisini ölmek istedim ancak sorum karşısında şaşırmasını beklesem dahi gayet sakin bir tavırla "evet" dedi.

"Bana neden söylemedin?"

"O seni gördüğümde çizdiğim resimlerden sadece bir tanesi, yine de niye sana söylemedim bilmiyorum. Belki beni takıntılı bir manyak sanmandan korktuğum içindir."

Hafifçe gülümsememe engel olamadım. Uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdum. Tüm karanlığını kabullenmiş ve hayatı boyunca bundan kaçamayacak biri olarak şimdi söyleyeceklerim benim için çok şey ifade ediyordu. O da anlayacaktı, biliyordum. Derin bir nefes aldım, meraklı gözleri yüzümü turladı.

"Daha iyi biri olmak istememi sağlıyorsun." yüzünde oluşan gülümsemeyi izledim.

"Beni daha iyi biri yapıyorsun."




-



25.10.24
18.22

roslyn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin