Değmesin ellerimiz.

17 2 1
                                    

'İşte bir kez daha Durup karşındaBelki de son defaSoruyorum sanaBitti mi hikayemiz? Bu ne biçim son böyleDeğmez miydi sevgimiz Savaşıp direnmeye?'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



'İşte bir kez daha
Durup karşında
Belki de son defa
Soruyorum sana
Bitti mi hikayemiz?
Bu ne biçim son böyle
Değmez miydi sevgimiz
Savaşıp direnmeye?'



-

Çaresizlik.

İnsanlar bu şekilde hissetmeye alışık değil miydi?
En azından ben bu şekilde hissetmeye alışık değil miydim?

Sanırım kaç defa çaresiz kalmış olursam olayım her seferinde, bu duygu tüm kemiklerimi sızlattığında, ne yapacağımı şaşıracaktım. Tıpkı şimdiki, aklımın her bir köşesinde ne kadar yalnız olduğumu düşünürken ki gibi.

Anlamıyor musun Theodore bu sesler susmayacak. Gidenlerin hiçbiri kapımda bitmeyecek. Çünkü sevdiğin insanlar öldüğünde bu dünyada hissedebileceğin huzur sınırlanır, kaybolur gider.

İçimde ölüp giden bedenlerin farkında değil misin?

Ya da şöyle sorayım;

İçimde ölüp gidenlerden biri olduğunun farkında değil misin?

Bu yıkıma şahitlik etmek sızlatmıyor mu sol yanını? İnsanı tarafını kaybetmişsin anlaşılan. Ölü biri ne kadar acıma hissedebilir ki zaten.

Cümlelerim mi çelişiyor birbiriyle? Ah, ölen birine göre çok cüretkar olduğunu söylemiş miydim? Benimle konuşacak yüzü dahi nereden buluyorsun anlayamıyorum.

Evet gerçek değilsin biliyorum. Bana bunu defalarca kere hatırlatmandan sıkıldım. Biraz sonra kan ter içinde bu kabustan uyanacağımı da biliyorum.

Çaresiz olduğumu anlatıyorum, bu gece son bir defa dinle beni! Dinle çünkü bu kabus uyandığımda da devam ediyor. Giderken iyi olan her şeyi yanına aldığının farkında değilsin bile.

İçimde ölüp gidenler, bilakis sen göğsümde bir delik açtınız. Gittikçe daha da büyüyen, sonunda beni tamamiyle yutacak olan koca bir delik. Sonumun hissizleşmemden geleceğini kim bilebilirdi? Sen? Güldürme beni. Hiç ölmeyeceğimi savunduğun günlere ne oldu?

Uzakta kaldılar değil mi...yıllarca uzakta hemde.
Ben de orada kaldım.

Ben hâlâ seninle geçirebildiğim son pazar günündeyim Theodore. Önceki gece çok içtiğimiz için başımızın ağrıdığı, kahvaltıda yarı uyanık yarı baygın bir şekilde kahvelerimizi yudumladığımız o yağmurlu sabahtayım ben.

Bana dediklerini hatırlıyor musun? Nasıl hatırlamazsın, yalancı. Benim tekrar etmemi istiyorsun biliyorum.

'Niye yağmuru bu kadar çok seviyorsun?' diye sormuştun. 'Dışarı çıkıp benimle ıslanırsan anlayacaksın.' demiştim.

Theodore, sana hiç teşekkür etme fırsatım olmadı. Benimle o gün yağmurun altında küçük çocuklar gibi eğlendiğin için teşekkür ederim. Sen bana yağmuru neden sevdiğimi anladığını söyleme vakti bulamadın. O halde ben artık yağmuru neden sevdiğimin yeni sebebini sana söyleyebilirim.

Yağmuru seviyorum çünkü ruhum, akşamdan kalma bir halde deli gibi ıslandığımız ve ardından üstümüzü değiştir değiştirmez evimizin kanepesinde sarılıp saatlerce uyuduğumuz o günde kaldı.

Yağmuru seviyorum çünkü artık bana sadece seni hatırlatıyor. Ve biliyorum ki yağmurun yağdığı her gün bir kırık sokak lambası altında beni bekliyor olacaksın. Söz veriyorum geleceğim. Şehirdeki her lambayı gezeceğim belki ama sana geleceğim. Huzurumu bulacağım.

Artık gitmem gerektiğini biliyorum. Zihnim seni kaybetmenin acısına dayanamayıp bir kaç saniye sonra uyanacak.

Çaresizim.
Saniyeler sonra kaybedeceğim seni.

Çaresizim.
Ben, yine bir gece daha zihnimde yaşatmaya çalışırken öldüreceğim seni.




-

04.11.24
22.36

roslyn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin