Bölüm 5 | Gelecek için geçmişten vazgeçmek.
Alkım'dan
Oflayarak koltukta döndüm. Televizyonun sesi kısık olsa da, hâlâ açıktı. İzleyecek hiçbir şey bulamıyordum. Leyla da bugünlerde hiç aramamıştı. Yeni bir görev olsa da, bu sıkıntım geçse. Bütün gün evde oturmak can alıcı hale gelmeye başlamıştı.
Tekrar oflayıp, kumandayı almak için uzandım. Kumandayı alıp, videolarda gezindim. Ama izlemek istediğim hiçbir şey yoktu. Bu televizyonda video izlemek bile sıkıcı hale gelmişti. Bir şey bulamayınca kumandayı geri bıraktım.
Dünya ve diğerleri de iki gündür buraya gelip, beni rahatsız etmiyorlardı. Başlarda yakamı salmazlar diye düşünüyordum, fakat sonunda beni rahat bırakmayı seçmişlerdi. Bundan şikayetçi olduğumu söyleyemem. Sürekli buraya gelip, aynı şeyleri tekrarlamasından bıkmıştım zaten.
Koltukta sırt üstü çevrilip, tavana bakmaya başladım. Boş bir hayat sürüyormuşum gibi hissediyordum. Zorunda olmadıkça evden çıkmamak, çıksam da sadece geceleri çıkmak, insanlarla dolu olan sosyal mekanlardan uzak durmak. Bana insan değilmişim de, gizlenmem gereken bir canavarmışım gibi hissettiriyordu.
Ama bunu ben seçtim, değil mi? Bu şekilde yaşamayı. İşi kabul ederken Leyla net bir şekilde söylemişti hayatımın nasıl olacağını. Şimdi neden şikayetleniyordum ki? Bu hayatı ben seçmedim mi?
Keşke her şey farklı olsaydı. Tahir burada olsaydı her şey daha farklı olurdu. En azından o ne yapmam gerektiğini söylerdi. O burada olsa, onlarla olmayı seçer miydi? Gerçi o burada olsa benim Leyla ile de çalışmama izin vermezdi. O böyle şeyleri pek sevmiyordu. O güçlerimizi kötü bir şekilde kullanmamamız gerektiğini söylüyordu.
Ama hayatta kalmak için buna mecburdum. Umarım beni anlıyorsundur, Tahir. Çünkü inan bana, böyle olmasını ben de istemezdim.
İç çekip yataktan kalktım. Yavaşça masaya yaklaştım ve cihaz kutusunu elime aldım. Açıp, kulağıma yerleştirdim. Leyla'yla bağlantı kurması için bekledim.
Birkaç saniye sonra, "Alkım?" diye soran Leyla'nın sesi geldi.
Popomu masaya yaslayıp, "Merhaba Leyla. Bir şeyler var mı diye sormak istedim." dedim.
Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra, "Aslında var, ben de şimdi seninle konuşacaktım zaten." demişti.
Mutlu bir şekilde kafa sallayarak, "Tamam, dinliyorum kimi ortadan kaldırıyoruz?" diye sordum.
Leyla, "Aslında son seferkiyle aynısını yapmana ihtiyacım var. Fakat bu sefer öldürmek değil, sakat bırakmak gerekiyor. Koca tabelayı kafasından çok ön kısımlara indirmen gerekecek." dedi.
Buna şaşırdım. Çünkü Leyla öldürmek dışında başka şeyler asla istemezdi. İşaret parmağımla çenemi okşayarak, "Ya kazayla öldürürsem?" diye sordum.
Çünkü bu yaşanması olası bir şeydi. Koca tabelayı tam olarak indireceğim yeri tutturamayabilirdim. Leyla, "Sorun yok, ama yine de öldürmemek ilk hedef." dedi. Bununla rahat bir iç çekip kafamı salladım.
Kapıya doğru ilerlerken cihazın kutusunu da aldım. Kabanımı alıp, giydikten sonra evden çıktım. Merdivenleri hızlı hızlı inerken, "Bu günlerde ne yapıyorsun?" diye sordu Leyla.
Etrafa bakıp, kimse olmadığını gördüğümde havayı yere doğru yönelterek kendimi havalandırdım. Çatıya çıkıp, etrafa bakarken dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Bu işin en, belki de tek iyi yanı bu. Bu manzara, çatıların üzerinde koşturmak.