Bölüm 16 | Sadece senin bildiğin bir gerçek.
Dünya'dan
Mutfaktan çıkıp, salona doğru ilerlerken asalak adımlarla merdivenlerden inen ve eliyle uykulu yüzünü ovalayan Alkım'ı gördüm. Sonunda yataktan kalkabildiği için gülümseyerek, "Günaydın uykucu." diye mırıldandım.
Kafasını kaldırıp, önünde duran beni gördüğünde o da gülümsedi. Ardından bakışlarını pencereye çevirip, dışarıda karalan havaya bakarken, "Daha çok iyi akşamlar gibi." diye mırıldandı.
Onun bu dediğine gülüp kafamı salladım. Elimdeki kahveyi koltuğun önündeki sehpaya bırakırken ona doğru ilerledim. Önünde durup, elimi kaldırdım ve ateşine baktım. Artık ateşi yoktu, hali de yerine gelmiş olmalı. Güzel, en azından artık rahat bir nefes alabilir, ben de rahat bi uyku çekebilirdim.
Rahat nefesimi dışarı verirken, "Ateşin düşmüş, miden bulanıyor mu hâlâ?" diye sordum.
Fakat o kafasını iki yana sallayarak, "Hayır, artık iyi hissediyorum. Sadece biraz uykulu ve halsizim o kadar." diye cevap verdi. Elim hâlâ alnındaydı. O da bu dokunuşumdan geri çekilmemişti.
Bakışları sehpaya bıraktığım kahveye kayarken, "Kahve keyfi mi yapıyorsun? Davet edilmek isterim." diye mırıldandı.
Elimi çekerken, "Sen sehpaya bıraktığımı al, ben de kendime bir tane yapıp geliyorum." dedim.
Beni onaylayarak oraya doğru yavaş yavaş gitmeye başladığında ben de mutfağa doğru yöneldim. Kendime bir kahve doldururken aklımda bundan sonrası dönüp duruyordu. Tamam, belki ilaç işe yaradı ama vücudunda ne gibi değişiklikler olacak? Göğüslerini tekrardan büyütmeyecek bu ilaç onun zaten farkındayım, fakat regl olacak mı?
Regl olursa bunu ona açıklamak gerekecektir. Belki de Yeşim konusunu ileri sürüp, onu iyileştirirken zehri de aldığını söyleyebilirdim, fakat Yeşim buna kendisi inanacak mıydı? Belki de hepsini manipüle etmeliyim. Ama bunu istediğimi düşünmüyorum. Gerek de duymuyorum. O yüzden şimdilik Yeşim meselesi en iyi seçecek. Hem, Alkım Yeşim ve diğerlerine bu ilaçtan bahsetmedi bu yüzden gidip ona böyle bir şey soracağını da düşünmüyorum.
Derin bir nefes alırken gözlerimi kapattım. Kendimi bu planların içinde yorulmuş, kaybolmuş hissediyorum, fakat buna hakkım yoktu. Sonuçta ne yaptıysam ben yaptım. Ne yaşıyorsak benim isteğim yüzünden oluyordu. Şikayet edemem, geri dönemem.
Artık o kadar ileri gitmiştim ki, geriye dönmek istesem de, beceremem.
Mesele zamanda geriye gitmek değildi. Sayısız evrenle oynadım, milyonlarca insan öldürdüm, en azından sebebi oldum. Ne derler, borenin ölümü. Belki ben öldürmedim ama sebep benim. Ayrıca geriye gitsem bile ortadan kaldıramayacağım kadar büyük şeyler yaptım, temizleyemeyecek kadar ileri gittim.
Gerçi, benim için bunlar önemsiz. Alkım olmadan bir dünya hayal edemem. Etmeyecektim de. O yüzden bunları düşünmek anlamsız ve gereksiz. Çünkü ben kararımı çoktan vermiştim zaten.
Kahvemi alarak salona döndüğümde onun ışıkları açmadan karanlıkta koltuğa oturmuş, televizyonda gezinirken gördüm. Kahveden bir yudum alıp, sehpaya bırakırken onun yakınına oturdum. Geriye yaslanarak onun koltuğun üzerine atmış koluna yasladım.