Bölüm 9 | Hiç sahip olunmayan bir şey.
Alkım'dan
Sonunda okul bittiğinde hep birlikte eve dönmüştük. Kapıyı açıp içeri girdiğimizde derin bir nefes alarak kendimi kapının önündeki koltuğa atıp, çantamı da yere bıraktım.
Benim bu halimi gören Mete ve Dünya gülmüştü. Sevgi ise önüme geçip, "İlk günden böyleysen yarın akşamki derste ne yapacaksın bilmiyorum." demişti.
Kafamı kaldırıp, "Yorulmadım, sadece sıkıldım. Matematik ve diğer dersleri görmek istemiyorum." dedim sitem ederek.
Mete kolumu dürterek, "Daha uzun bir süre buna katlanmak zorundasın abla." dedi ve içeri doğru Sevgi ile birlikte ilerlemeye başladı. Gökçe ve diğerleri bizden önce zaten gelmişlerdi.
Dünya ve ikimiz kapı önünde kalmıştık. Uzaklaşan Mete ve Sevgi'nin arkasından bakarken, "Hâlâ buna alışamadım." diye mırıldandım.
Dünya gülüp, kafasını iki yana sallayarak, "Alışırsın. Daha ilk haftan hem, biraz zaman ver." demişti.
Derin bir nefes alırken kafamı salladım. Bugün işlediğimiz dersler çok sıkıcıydı. Tahir bana çoğu konudaki temel şeyleri öğretmiş olsa da, tabii ki bir okul kadar derin bilgilere sahip değildik. Tahir'in matematik ve diğer dersleri iyi olsa da, elinde olan imkanlarla bana sadece belirli miktarda bilgi verebilmişti.
Çünkü biz sadece hayatta kalmaya çalışıyorduk. İlk amacımız her zaman buydu. Mesela, yaşamak için çoğu zaman hırsızlık yapar, bazen de para karşılığında küçük işler yapardık. Gerçi, çaldığımız para bizden çok ihtiyacı olan insanlara gidiyordu.
Gözlerim kapalı bunları düşünürken Dünya koluma dokunarak, "Hadi kalk. Daha üzerimizi değiştirip kahvaltıya oturacağız." dedi.
Gözlerimi açtığımda hafif eğilmiş bir şekilde bana baktığını gördüm. Yakından yüzü daha güzel görünüyordu. Aynı zamanda oldukça tanıdıktı. Aklımda silik bir silüet gibiydi, fakat onu daha önce görmediğimi de biliyordum.
Siyah gözleri ruhumun derinliklerine işliyor gibiydi. Birisi sanki çıplak haldeyken beni dikizliyor gibiydi. Bir insanın bakışları böyle hissettirebilir mi?
Bakışlarımı kaçırırken kafamı salladım ve yerden çantamı aldım. Merdivenlere giden yol salondan geçiyordu. Salona girdiğimiz anda bizi koltukta oturmuş, bizi bekleyen kalabalık karşıladı.
Bizim geldiğimizi gören ilk kişi Sevda abla olmuştu. Gülümseyerek bize, "Hoş geldiniz kızlar." demişti.
Ben kafamı sallarken Dünya gülümseyerek, "Hoş bulduk Sevda abla." dedi ve onun yanağından öptü.
Bu kadar samimiyetim olmadığı için sadece gülümsedim. Dünya gerçi çekildikten sonra yanımda durmuştu. Aslında hemen yukarı çıkmak istiyordum. Üniforma güzeldi ama daha rahat şeyler giymek istiyordum artık.
Sevda abla bize, "Dünya senin kıyafetlerini ve eşyalarını Sevgi'nin odasına yerleştirdim. Alkım, senin içinde odayı yeniden temizledim." diye bilgilendirdi.
Buna memnun olsam da, bu kadar uğraşmaları kendimi mahçup hissettiriyordu. Rahatsız bir şekilde kıpırdanırken, "Buna hiç gerek yoktu. İçeriye bir dolap koysak da yeterdi. Dünya ve Sevgi'nin rahatı boşuna bozulmadı." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virüs: Savahili | [G×G]
FantastikBir virüs ve onun bahşettiği bir takım özel güçler.