Bölüm 10 - Newburry

8 3 128
                                    


Ekim'in dudaklarıyla buluştuğum o an, dünyanın geri kalanını unuttum. Her dokunuşu, her nefes alış verişi beni başka bir boyuta taşıyordu. Kendimi tamamen ona teslim etmek, onunla birlikte olmanın her anını yaşamak istiyordum. Ancak, gerçek dünyaya dönme vakti geldiğinde, yeniden toparlanıp faytona bindik ve Newburry'e doğru yola çıktık.

Yol boyunca, Ekim'in yanımda olmasının verdiği huzurla birlikte, gelecekte bizi nelerin beklediğini düşündüm. Yeni bir başlangıç yapmak, geçmişin izlerini silmek ve yeni bir hayat kurmak için buradaydık. Ancak, faytonun tekerlekleri Newburry'nin taşlı sokaklarına çarptığında, şehirin durumu bizi derinden sarstı.

Fayton durduğunda, kapıyı açtım ve Ekim'e yardım ederek inmesine yardımcı oldum. Beraber adım attığımız sokak, tanıdık ama bir o kadar da yabancıydı. Newburry, bir zamanlar canlı ve hareketli bir yerdi. Şimdi ise her köşe başında yıkık dökük binalar, boş dükkânlar ve umutsuzluk vardı.

"Simon, burası ne hale gelmiş?" dedi Ekim, gözleri şaşkınlık ve üzüntüyle dolu.

"Evet," dedim, etrafıma bakarak. "Bu şehir, bir zamanlar refahın ve gücün simgesiydi. Ama şimdi... tamamen terkedilmiş gibi."

İkimiz de sokaklarda yürürken, insanların yüzlerindeki kederi ve umutsuzluğu görmemek imkânsızdı. Çocuklar, kirli ve yırtık giysiler içinde, eski oyuncaklarıyla oynuyor; yetişkinler ise çaresizlikle günlük hayatlarına devam etmeye çalışıyordu. Her adımda, şehirdeki yoksulluğun ve sefaletin izleri daha da belirginleşiyordu.

"Simon, buraya nasıl yardım edebiliriz?" diye sordu Ekim, gözleri dolu dolu. "Bu insanların durumu gerçekten içler acısı."

"Öncelikle, buradaki durumu anlamalıyız," dedim kararlılıkla. "Neden bu hale geldiklerini, neye ihtiyaçları olduğunu öğrenmeliyiz. Sonra da elimizden geleni yaparak onlara yardımcı olabiliriz."

Ekim'in elini tuttum ve birlikte ilerledik. Şehrin merkezine doğru yürüdükçe, manzara daha da kötüleşiyordu. Bir zamanlar şatafatlı olan meydan, şimdi terkedilmiş bir savaş alanını andırıyordu. Yıkık binalar, boş dükkânlar ve sokaklarda dolaşan umutsuz insanlar...

"Belki de ilk adım, halkın güvenini yeniden kazanmaktır," dedi Ekim düşünceli bir şekilde. "Onlara, yeniden bir umut ışığı sunabiliriz."

"Kesinlikle," dedim. "Ama bunun için önce buradaki durumu tamamen anlamalı ve çözüm yolları bulmalıyız. Bu kolay olmayacak, ama imkânsız da değil."

Ekim'in gözlerindeki kararlılık ve inanç, bana güç verdi. Beraber, bu şehri yeniden ayağa kaldırmak için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıydık. Geçmişin hatalarından ders alarak, Newburry'i eski ihtişamına kavuşturmak için mücadele edecektik.

Bu yeni başlangıç, sadece bizim için değil, tüm şehir için bir umut ışığı olacaktı. Her zorluğa rağmen, birlikte başaracağımızdan emindim. Ve bu yolda, Ekim'in yanımda olması, bana her şeyden daha fazla güç veriyordu.

Ekim'in elini tutarak Newburry'nin sokaklarında ilerlerken, şehrin felaket durumuna şaşkınlıkla bakıyorduk. Etraftaki insanların yüzlerindeki umutsuzluk ve çaresizlik içimizi burkuyordu. Yıkık dökük binalar ve boş dükkânlar, şehrin bir zamanlar ne kadar canlı ve hareketli olduğunu hatırlatıyordu. Tam o sırada, köşeden yaşlı bir kadın belirdi. Gözleri öfke ve kederle doluydu.

"Sen!" diye bağırdı kadın, parmağıyla beni işaret ederek. "Hain! Senin yüzünden böyleyiz. Senin yüzünden bu hale geldik!"

Kadının sözleri meydanda yankılanırken, herkesin dikkati bize yöneldi. Ekim şaşkınlıkla bana baktı, fakat ben kadının öfkesini ve acısını anlıyordum. Kadına doğru bir adım attım.

Kraliyet Gölgesinde Aşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin