bt¹

2.5K 153 136
                                    

Sabah alarmın sesine uyandığımda yataktan kalkmakta zorluk çekerken küçük mırıltılar çıkarıyordum, yataktan kalktım ve karşıdaki aynayla bakıştım "uff yine harikayım harika harika" deyip dans ederek yataktan kalktım.

"Günaydın soonie! Nasılsın bakalım iyi misin?" Sanki kedi dillenip konuşacakmışcasına konuşuyordum. Kendimi banyoya yönlendirdim, yüzümü yıkadım. Dış fırçasına uzandığımda macunun bittiğini fark ettim "lan daha dün almıştım ya!" Bağırdığım anda sesim yankılandı ve biraz zinirlendim. "Off napacağım ben of off" diye mızmızlanırken kapı çaldı.

Sabahın köründe? Kim bu? Ürkerek kapıya gittim ve açtım "merhaba! Biliyorum sabahın 6'sı fakat buraya yeni taşındım ve size kurabiye getirdim!" Mavi saçları biraz dağınıktı, uykulu şekilde cevap verdim "sabahın 6'sında mı getirmeliydin?" Dediğimde yüzü düştü, fazla kaba olduğumu fark ettim ve durumu düzelttim "biraz korktum biraz daha geç getirebilirdiniz yinede teşekkür ederim" gülümseyip elindeki kurabiyeleri aldım onunda güldüğünü gördüm ve devam ettim "bu arada neden bu saate getirdiniz?" Nefes alıp konuştu "işe erken gitmem gerekiyor ve eve geç saatlerde geliyorum sizinde bağırmanızı duydum ve tanışma bahanesi ile bunu getirdim, ben Jisung" elini tanışmak için uzattığında konuştum "Minho" diyebildim "tanıştığıma memnun oldum karşı komşu akşam erken gelirsen bana yardım etmeyi unutma çıkarmam gereken kutular var!" Diyerek samimiyet kurmaya çalışırken tatlı gelmişti "tabii yardım ederim hadi git sen"

gülümseyip zıplaya zıplaya gitti, garipti fakat hala diş macunum yoktu, sanırım biraz zamanım var gidip alabilirim kapıdan çıkacakken elimdeki kurabiyelere baktım "acaba benden yemek istediği için mi tabak ile gönderdi?" Gittim ve tabağı mutfağa bıraktım. Çıkacakken mutfakta bir poşet gördüm, içine elimi attığımda dün aldığım diş macununu gördüm, gözlerim mutluluktan parlarken kendi kendime dans ettim ve diş macununu alıp banyoya gittim. "Dünyanın en şanslı insanıyım, zekiyim, zenginim ve en önemlisi yakışıklıyım hahaha" dişlerimi fırçalarken konuşuyordum. Ağzıma son kez su ile gargara yaptım ve tükürdüm. Saate baktığımda 6:30'du "neden bu kadar uzun sürdü ki?" Sorgulamayı bırakıp üzerimi giyinmeye gittim, beyaz gömlek ve bol bir pantolon giymiştim, ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktığımda karşıma çıkan yüz ile dona kaldım

"lan!" Sırıtıp bana baktı ve el salladı büyük beden "naber linoo" gülümsedim ve kollarımı büyük bedene sardım "Chancığım,sen hep beni böyle korkutacak mısın?" "Evet ehe" kolunu omuzuma attığında göz devirdim "sıkıyorsa bir daha yap canım götün yiyorsa" sırıtıp yürümeye devam ettim "Shuhua'dan haber var mı?" Sorduğum soru ile ciddileşti ve kolunu omuzumdan indirdi "yani hala araştırıyoruz, üzme kendini o da senin için üzülüyordur yapma böyle" gözlerim yerdeyken nefes alıp verdim "anlayamıyorsun, o bana emanetti Chan" bana baktı ve aniden bana sarıldı "onu ne olursa olsun bulacağım, ölüyse diriltip getireceğim sana söz" dolu gözlerimle Chan'a bakıp gülümsedim. Sessizce arabamıza doğru yürüdük "hey! bugün benimle gelsene" kırmayıp Chan'ın arabasına bindim. Arabayı çalıştırdıktan sonra 1-2 dakika sessizdik bu sessizliği bozan bendim "Bugün sabahın 6'sında bir deli bana kurabiye getirdi" "Ne?" Deyip burnundan güldü "Rüya falan mı gördün sen?" Alayla sorduğunda ciddileştim "Ya! Ben ciddiyim karşı daireye taşınmış akşam için benden yardım istedi!" Sinirle konuştuğumda ciddi olduğumu anladı "kurabiye ne alâka?" Dedi gülmeye devam ederken. "Tanışmak için bahaneymişmiş, adı Jisung'muydu neydi" adını duyunca bir anda ciddileşti ve arabayı sürerken kısa süreliğine bana baktı "Jisung mu?" "Evet?" Bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra Chan konuştu "Bu ismi çok yakından tanıyormuş gibi hissettim de, neyse ya boşver hadi git sen işine ben büroya geçeceğim" kafa sallayıp teşekkür ettim ve arabadan çıktığım gibi ciddileştim mahkeme salonuna girerken Telefonum çaldı, arayan Hyunjin'di. Açtım ve şakacı bir şekilde "Ne var-" "Shuhua'nın hangi ülkede olduğu bulundu" dediği şeyle irkildim "N-ne?" Hemen telefonu kapatıp salona doğru koştum içeri aniden gordiğimde herkes ayağa kalktı ve selam verdi karşılık verirken Kendimi Hyunjin'i odasına yönlendirdim

"HYUNJİN" Yerinden sıçrarken konuştu "AGHY NE BAĞIRIYORSUN HAYVAN" elini kalbinin üstüne koyup ağzından nefes aldı, sabırsızca konuştum "Shuhua nerede?" sorduğum soru ile kısa bir bakış atıp "insan bir halini hatrını sorar" ona baktım ve "sen sordun mu?" Dediğimde sessiz kaldığında anladım ki lafımın altında kalmıştı, sırıttım ve Hyunjin'i dinledim "Şuan Jamaika ülkesinde negril şehrinde ama hala nerede yaşadığını bulamamışlar hatta yaşadığından bile emin değiliz..." Bilgisayara bakarken konuştuğunda gözlerim dolmuştu. Shuhua'yı edindiği arkadaşları hakkında hep uyarırdım fakat beni dinlemedi ve arkadaşlarına uydu

(Tarih 12/07/2020)
(Shuhua)
Ryujin en güvendiğim olmasına rağmen diğerlerine güvenmiş ve onların kararlarını mantıklı bulmuştu, dayanamadım ve sesimi yükselttim "siz kafayı yemişsiniz kız sizin varlığınızdan bile haberdar değilken sırf ona gıcık olduğunuz için onu öldürme planları yapmanız çok çok çok saçma" herkesin gözü anında beni bulmuştu ve sinirle konuştu Beomgyu "shu? Sen cidden bizim arkadaşımız olduğuna emin misin? Bizim yaptığımız herşeye engel oluyorsun ve önümüze çıkıyorsun. Şimdide bizi sinir eden şımarık zengin veledine gününü göstereceğimiz için bize kafayı mı yediniz diyorsun, bana bak shu ayağını denk al yaptığımız planlar yavaş yavaş sana kaymaya başladı" "Abartma Beomgyu" Kai emir verircesine konuştuğunda Beomgyu burnundan soluyup oturmuştu ve Ryujin konuşmaya başladı "Bak Shuhua bunların konuşulmasını istemediğin bir yer istiyorsan bitkisel hayata geç tatlım biz kararımızda eminiz" hayal kırıklığı ile Ryujin'e dolu gözlerle bakıyordum ve konuştum "Soojin size ne yaptı, zorbalık mı? Hayır, hırsızlık mı? O da hayır, yaptığı tek şey yüzünüze gülmemesi, ondada çok haklıymış yüzünüze bakınca insanın somurtası geliyor" ciddi bir şekilde konuştuğumda ortamdaki herkes donup kalmıştı. Oradan hemen kalkıp Minho'nun yanına gittim o savcıydı belki bana yardım edebilirdi, ağlayarak yürüdüğüm için çok dikkat çekmiştim ve birine yakalanmıştım "Shuhua ne oldu sana?" Hyunjin merakla sorduğunda onu bileğinden tutup evime sürükledim "Herşeyi evde anlatacağım"
...

Eve geldiğimizde kapıyı çaldım ve Minho açtı gülümserken bir anda bütün mimikleri kaybolmuştu "Noldu sana? HYUN YOKSA SEN Mİ BİRŞEY YAPTIN?" Sinirle sorduğunda Hyunjin biraz ürktü "Kur'an çarpsın yoldan geçerken ne oldu diye sordum lütfen bu sefer camdan sarkıtma, saçlarımı yaptırdım" yalvarır şekilde konuştuğunda onlar konuşurken ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. İkiside koltuğa otururken konuşmaya başladım "Yardımınıza ihtiyacım var, şimdi kısa bir özet vereceğim çünkü adımın ispiyoncu olarak çıkmasını istemiyorum" dediğimde yalancı bir gülüş verip tekrar ciddileşmişlerdi "hızlı anlat shu" dediğinde minhoyu dinleyip hızlıca konuya girdim "biliyorsunuz şuan okuldaki herkes Kpss sınavına hazırlanıyor ve bizim okulda ders konusunda çok başarılı aynı zamanda zengin bir kız var, bu kızı okulda sevende var sevmeyende, fakat bu 3 kişi bu kızdan nefret ediyor onun herşeyini kıskanıyorlar ve şuan o kızı diğer dünyaya gönderme planı içindeler sizden bunu önlemeniz için yardım istemeye geldim" sınav senesi bunları düşündüğüm için bana garip bakıyorlardı fakat durum ciddi olduğu için yardım etmek zorundalardı "hangi mesleğe atanacaksın sen?" Anlamsız soru ile Minho ve ben garip bakışlarımızı Hyunjin'e çektik, Minho konuya daldı "isimlerini ver bakayım şu arkadaşların" diyerek telefonunu çıkardı o sıra söyleyecekken Hyunjin'in yüzünün düştüğünü gördüm "Shin Ryujin, Beomgyu ve Huening Kai ve polis olmak istiyorum Hyunjin" Hyunjin mutlulukla gülerken Minho şaçlarının arasından bakıp sırıtmıştı. Teşekkür edip odama gittim ve Soojin'i aradım hemen açtı "kurtuldun bebeğim..."

°-°
Oha kitap mı yazıyom lan ben Allahu Ekber
Neyse iyi okumalarrr

Yazım yanlışı varsa sorryyy

Best time <minsung>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin