bt⁸

469 65 253
                                    

Selamlar aşklarimm nabersinizz

Bugün söz vermiştim sözümü tutim barii

Şimdi bölümü yazmaya başlıyorum saat 13:22

Sizi çok sebiyoyum ben yiaaa

Bu arada bugün düğün var ama sırf sizin için gitmiom ben :')

Neyseee öpüldünüz aşklarım iyi okumalarrrr

...
(Minho)
"Shuhua hiç bir yerde yok, günlerdir arıyoruz ama hala bir iz yok, hayatta olmadığından korkmaya başladım" Jisung bana dönerek bunları söylemişti, neredeyse 5 gündür her yerde Shuhua'yı arıyorduk ama o kendini göstermemeye devam ediyordu. Bıkkınlıkla nefes verdim, şu an saat 22:40'tı ve biz sahilin ortasında Shuhua'yı arıyorduk.

"Bende artık umudumu kaybetmeye başladım, cidden ölmüş olduğu haberini alırsam şaşırmış gibi yapacağım"

Dedim ve Jisung'a döndüm, ay ışığında parlıyordu ve itiraf etmeliyim ki biraz etkilenmiştim.

"Çok güzel görünüyorsun..." Fısıldamıştım fakat bu fısıltıyı Jisung'ta duymuştu.

"Bana mı söyledin?" Aniden aydınlandım ve kafamı hayır anlamında salladım "Hayır kendi kendime söyledim" Bana gülümseme ve inanmama duyguları ile baktı

"Eminim öyledir... Teşekkürler, sende çok güzel görünüyorsun..."

Dediğinde kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladı, nefes almakta zorlanmaya başladım. Sadece bana bunu söylediği için neden böyle olmuştum ki? Noluyor bana? Bu çocuk bana ne yapıyor? Bunu nasıl başarabiliyor?

O sırada Jisung tüm vücudu ile bana dönerek konuşmaya başladı, "Biraz dinlenmek ister misin? Nefesin kesilecek gibi görünüyorsun" dedi ve ellerini omuzuma koyup bana kafasını eğerek baktı, mavi saçları önüne dökülüyordu, kalbim transa geçti ve ağzımda atmaya başladı.

"H-hayır, gayet iyiyim... Bu gece ay çok güzel değil mi?"

Anlayan anlayana kardeşim, ben lafımı söyler kalkarım, Fakat Jisung'ta anlamış gibi görünüyordu ve küçük bir kahkaha attı.

"Öyle mi? Çok güzel gerçekten..."

Peki, artık kalbim şişmeye başlamıştı ve ani bir kararla Jisung'a sarılmaya karar verdim

"Sarılalım mı?"

Sorumla gülümsedi ve benden 1-2 adım uzaklaştı, ardından kollarını açarak beni bekledi "Gelsene" Dediğinde ona doğru yürüyerek sırıttım ve kollarımı küçük bedenin beline sardım ardından yüzümü onun boynuna sıkıştırdım. Kokusunu içime çekerken o da kollarını bana sardı. İltifat etmeden kendimi tutamadım ve hemen bir iltifat etmeliydim.

"Aster çiçeği gibi kokuyorsun... Bu çiçek benim favorim"

Jisung'un yanakları sıcaklaşmaya başladı ve bir dakika sonra domates denilecek kadar kızardı "N-ne demek istiyorsun?"

Yüzüm boynundayken boynuna küçük bir öpücük kondurdum "Benim favori çiçeğimsin"

Jisung artık kalbini ağzında hissediyordu, bana daha sıkı sarılıp beni kendine çekti ve o da yanağıma 'Arkadaşça' bir öpücük kondurdu "Teşekkür ederim, senin favori çiçeğin olmak gurur verici..."

Biraz daha öyle kaldık, sonunda kafamı boynundan kaldırdım ve karşımda duran 'Domatese' baktım "Bu kadar utanmana gerek var mı?"

Jisung ise bu sözü dinlemeyerek uyanmaya devam etti, fakat karşı çıktı "Ne alaka be? Senden neden utanayım?" Tek kaşımı kaldırdım ve alay eder gibi kıkırdadım "Yanakların, duygularını ele veriyor güzelim..."

Best time <minsung>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin