"Kai?" Dedim nefes alırken "Selam Hyung!" Dediği şeyle iğrenerek baktım ve Shuhua'ya yaptıkları şeyden sonra nasıl bu kadar rahat hissettiğini sorguladım
"Sonunda kavuştuk değil mi Hyung? Görmeyeli baya yakışıklı olmuşsun!"
Asansör hareket ederken boynuna yapıştım
"Umarım yanında bavulunu getirmişsindir, çünkü idam edileceksin Kai"
ellerimi boynundan çektim çünkü nefes alamazken öksürüyordu "Hyung yanlış anladın, beni değil Beomgyu'yu idam etmelisin" sırıtarak baktım "Ona hakim karar verir ama muhtemelen hepinizi idam edecek" dedim ve tekrar elimi boynuna attım "Şimdi karakola gidelim ondan sonra Beomgyu beyin yanına gideriz, bir çayını içeriz değil mi? Çünkü bundan sonra sadece su içebileceksiniz" Elimi asansörün zemin katı düğmesine basacakken kolumu tuttu
"Bende tam sana Birşeyler anlatmaya gelmiştim, Beomgyu'yu ifşa edecek birşey..."
Bir anda gözlerine baktım, hiç samimi konuşmuyordu ve ne garip ki ona inanacağımı düşünüyordu "Hm onu karakolda anlatsan daha mantıklı olur, ben çok sıkıcı bir insanımda. Oradakiler eğlendirir seni" Deyip göz kırptım, omuzundaki ses kayıt cihazına baktım ve tuttuğum gibi çekip aldım
"Biliyor musun? Hiç ninjalık bilmiyorsunuz, en azından Beomgyu birşeyler bilir diye düşünmüştüm... O da salağın tekiymiş..."
Asansör zemin kata gelmişti ve asansörün açılan kapısının karşısında tanıdık bir yüz vardı. "Kutuları taşımana yardım edeceğim ama ilk senin bana yardım etmen gerekiyor Sung" gülümsedi ve Kai'ye baktı "Hiç kimlik saklamak falan aklınıza gelmedim sizin? Nereye yazsam tüm hayat hikayeniz karşıma çıkıyor" Göz göze geldik ve ikimizde güldük.
Sonra Kai'nin neden beni yukarı çıkarmak istediğini öğrenmek için Kai'yi Jisung'a emanet ettim ve asansöre bindim, 23. Katta durduğunda
Beomgyu beni tek görünce anlık bir kalp krizi geçirdi
"K-Kai nerede" asansörden adımlarken konuştum
"Cehennemin dibinde, hadi peşinden senide götüreyim"
Şuan tekti ama Kai olsaydı beni alt edebileceklerini düşünüyordu, bir anda tüm gücüyle merdivenlere koşmaya başladı, peşinden koştum fakat koşmama gerek kalmadan Beomgyu merdivenlerden yuvarlandı. Yanına gittim, ölmesine izin veremezdim yoksa kurtulurdu
"İyi misin? Beomgyu?" Yüzünü çevirdiğimde ağlıyordu "Lan çok acıdıysa söyle hastaneye gidelim ağlamana gerek yok!" Gözleri kan çanak bir halde gözlerini açtı ve bana baktı "Zaten düştüm ve her yerim acıyor kalk üstümden diyorum, acıtıyorsun" Fark ettim ve üzerinden kalktım "Tamam iyiysen yürü karakola gidiyoruz" Dizini göstererek "Saçmalama bu halde gidemem-"
"Beomgyu kalk, tutuklusun" Kafamı çevirdiğimde Chan Hyung'u gördüm.
Gayet ciddiydi ve bu zamanlarında kimse ne yaparsa yapsın asla gülmezdi. "Ya beni bir dinleseniz anlayacaksınız, aslında Shuhua-" Sinirle yakasından tutup kaldırdım ve Chan'ın kucağına fırlattım
"SHUHUA NE BEOMGYU, O SANA HİÇBİRŞEY YAPMAMIŞKEN ONA BUNU YAPMAYA HAKKINIZ YOK, BİR İNSANI BARAJA NASIL İTERSİN SÖYLESENE, KIZ YILLARDIR KAYIP ŞUAN YERİNİ TESPİT ETTİK AMA ÖLÜ MÜ DİRİ Mİ BELLİ DEĞİL, ONUNDA BENİMDE HAYATIMI MAHFETTİN, ŞİMDİ İSE BEN SENİN HAYATINI MAHFEDECEĞİM"
Sinirle yüzüne bir tekme geçirdiğimde Chan bana sakin olmam için moral vermeye çalışıyordu fakat ben Beomgyu'nun yakışıklı yüzünü kanlı bir nehire çevirmiştim. Chan Hyung bana baktı ve hiçbirşey demeden yanımdan ayrıldı, diğer polislerde arkasından gitti fakat Jisung benim yanıma doğru yaklaşmıştı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Best time <minsung>
AdventureMinho, Jisung'un sabahın 6'sında verdiği kurabiyesi ila herşeyi başlamıştı...