bt¹¹

238 31 164
                                    

Tekrar selam bebetolarım

Yine gece ve ben, gece ve bölüm yazmak... Aşığım

Şuan burnum biraz tıkalı nefes alamıyorum, bölüm gelmezse anlayın ki bölümü yazarken oksijensizlikten ölmüşüm

Hehe

Neyse biz bölüme geçelim

İyi okumalarrrr

...
(Jisung)
Korkunç bir rüya daha görüyordum. Tek hatırladığım şey... O araba kazası... Sonrası yok...

Şu an neredeydin ben? Uyuyor muydum? Yoksa ölmüş müydüm? İkinci seçenek çok mâkul geliyor aslında...

Ama şu an sadece boşluğun içindeymiş gibi hissediyordum, Ve uyurken hala rüya görüyordum... Daha çok... Kabus.

Rüyamda; bir yerdeydim, güzel bir yerde... Cennet gibi bir yer. Ama cennet değildi... O sıra omuzumda bir el hissettim, arkamı dönüp baktığımda Shuhua bana gülümsüyordu, bende karşılık olarak ona gülümsedim ve gözlerim parladı. Shuhua yavaşça elini kaldırdı ve saçlarımı okşadı, ağzından birkaç kelime döküldü.

"Bunu yapamazsın, Jisung... Onu yalnız bırakamazsın..."

Anlamaz gözlerle ona bakarken bir anda gök gürledi ve bir şimşek çakarken Shuhua önümde kayboldu.

Hiçbir şey anlamazken etrafıma baktım ve tenim yağmurun altında yavaşça ıslanmaya başladı.

"Shuhua! Neredesin! Geri dön!"

Etrafta endişeyle dolaşırken yağmurun kesildiğini hissettim, yavaşça yukarı baktığımda üzerimde bir şemsiye olduğunu fark ettim, tutan kişiye baktığımda bana gülümsüyordu.

Saçları uzun ve kahverengiydi, gülümseyerek bana baktı. Uzun saçları yağmurda uçuşuyordu, bu bir kızdı, fakat kim olduğunu bilmiyordum.

"Minho'yu yalnız bırakma, Jisung. Onun sana ihtiyacı var"

Vücudumu ona dönerek onu baştan aşağı süzdüm.

"Kimsin sen?"

Kız kıkırdadı ve başını hafifçe yana yatırdı.

"Ben Soojin, Shuhua'nın sevgilisi Soojin"

"Peki sen-"

O sırada yukardan bir el uzandı ve Soojin'i yanımdan çekip aldı, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda ağlamaya başladım, sesim titredi.

"Neler oluyor? Neyin içindeyim ben?"

Yere çömeldim ve bacaklarımı kendime çekerek onları kavradım, yağmurda hala ıslanırken arkamdaki hava güneş açmaya başlamıştı. Yavaşça önce havaya, sonra ise arkamı döndüm.

"M-minho...?"

Minho gülümsedi ve koşarak arkamdan sarıldı.

"Seni çok seviyorum"

Donup kalmıştım, bu rüya neden bu kadar karışıktı? Benim kafamda neler dönüyordu?

Ve ya aklımda neden beni sevdiğine dair bir bilgi vardı...?

Sesim titrerken cevap vermeye çalıştım.

"Bende seni seviyorum..."

Minho gülümseyerek önüme yaklaştı ve benim hizzama gelecek şekilde çömeldi.

"Göster o zaman"

Ne? Nasıl? Bunu nasıl yapayım ki? Rüyadayım ben? Ama herşey çok gerçekçi? Neler oluyor?

"N-nasıl?"

Minho'nun gülümsemesi genişledi ve bana biraz daha yakaşarak dudaklarını benimkilere değdirdi.

O an dünya cidden durmuş gibiydi.

Bunu neden düşünüyordum ben? Rüyamda neden böyle birşey vardı? Yoksa ben...? Hayır, hayır, mümkün değil.

Minho aç bir şekilde dudaklarını bana doğru hareket ettiriyordu ve parıltısı gözlerimi alıyordu. Yavaşça gözlerimi kapattım ve kollarımı boynuna dolayarak öpücüğüne karşılık verdim.

Çok karışık bir dünyanın içine düşmüştüm, Bir taraftan Shuhua, bir taraftan Soojin, şimdi de... Anladınız.

Minho beni nazikçe iterek sırtımı çimlere değdirdi ve üzerime tırmanarak dudaklarını benimkilerden çekmeyi reddetti.

O an sadece rüyanın rahatlığına ve huzuruna odaklanmıştım... Rahatlığına ve huzuruna mı? Ne?

Bana neler olduğunu bilmiyordum, içimde dönüp duran hissin adını bilmiyordum, daha önce hiç rastamadığım bir histi... Sanırım adı aşktı...

...

Bugün bölümü biraz kısa tutmak istedim çünkü babaannemin cenazesi vardı

O yüzden aklıma pek birşey gelemedi ama yinede sizi sebiyom

Bir dahaki bölümde görüşürüz asklarimmm

Sebiyom sizi

Yazım hatası varsa sorryyy

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Best time <minsung>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin