Başlangıç

20 5 16
                                    

Tarih 11 Ocak 2049. Alışveriş merkezi tam önümde duruyor. Stresli bir şekilde adım atarak alışveriş merkezine giriyorum. İçerisi çok büyük ve oldukça karanlık. Telefonumdan el fenerini açmaya çalışırken bir anda kapı kapanıyor. Kapının yanına giderek kapıyı zorluyorum.

"Bekle! Ben hala buradayım!"

Defalarca kez zorluyorum ama açılmıyor. En sonunda pes ederek geri dönüyorum ve mağazalara bakmaya başlıyorum. Yanımda bir mağaza var. Diğerlerine göre fazla küçük. Camı kırılmış, duvar kağıtları soyulmuş ve birkaç tane kitaplık devrilmişti. Merak ederek mağazaya giriyorum ancak gördüğüm şeyler karşısında şok oluyorum. Hemen önümde kanlar içinde yatan ve yüzü tamamen parçalanmış bir adam vardı. Yavaş yavaş adama yaklaştım. Bu adam insanların ameliyat esnasında giydikleri elbiselerden birini giyiyordu. Sağ elinde kanlı bir bıçak vardı. Ancak boynu ve bileğindeki mavi bileklik oldukça dikkat çekiciydi. Boynunda oldukça kalın ve sıkı tasma benzeri birşey vardı. Etrafında siyah boşluklar ve önünde küçük bir hazne vardı. O bölmeden kırmızı ışık çıkıyordu. Ardından adamın kolundaki bilekliğe  baktım. Adamın kolundaki bileklik maviydi ve üstünde "Denek 1466" yazıyordu.

"Denek 1466 mı?"

Denek 1466 adı oldukça garipti. Daha sonra diğerlerine göstermek için tam fotoğrafını çekecekken biri bana seslendi.

"Yuna."

"Ne? Kim var orada?"

"Benimle gel."

Önümden siyah bir varlığın geçtiğini gördüm. Çantamdan silahımı çıkararak yavaşça koridora doğru yürümeye başladım. Yerde kana benzeyen bir sıvıyla ok çizilmişti. Ok karanlık bir koridora bakıyordu ancak çok korktuğum için karşıdaki mağazayı araştırmaya karar verdim. Mağazaya girdiğimde bazı tıkırtılar duydum ve silahımı oraya doğru tuttum.

"Kim var orada?!"

Karanlıkta birşey göremiyordum ancak bir ses duydum. Karşımda biri vardı ve bana sesleniyordu.

"Buraya gelmemeliydin"

"Sen de kimsin?"

"Ben acımasızca öldürülen çocuklardan biriyim."

"Benden ne istiyorsun?"

"Bir sürü çocuk öldürülüp başka bedenlere sonsuza kadar hapsedildi. Senden onları kurtarmanı istiyorum."

"Ne-? Böyle birşey mümkün değil. Bana yalan söylüyorsun! Ayrıca doğru olsa bile sana neden yardım edeyim ki?"

"Eğer bana yardım etmezsen sende diğerleri gibi ölürsün"

Silahın tetiğine basmak üzereyim. Tam basacakken o varlık beni durduruyor.

"Elinde tuttuğun şey beni öldüremez. Aksine ben seni öldürürüm"

"Bunu yapamazsın!"

Bir anda karşımda duran varlığın korkunç kırmızı gözleri beliriyor ve sesi oldukça kalınlaşıyor.

"Evet. Yapabilirim."

Bir anda koşmaya başlıyorum ve mağazadan çıkarak okun bana gösterdiği yere gidiyorum. O varlığın adım seslerini duyuyorum ve nefesi ensemdeymiş gibi hissediyorum. Uzun bir süre koşuyorum ve en sonunda bir odaya giriyorum ve kapıyı kilitliyorum. Derin bir nefes alarak kapıya yaslanıyorum.

"Umarım beni burada bulamaz."

Bunu der demez bir anda ışıklar yanıp sönmeye başlıyor. Panikle ayağa kalkıp etrafıma bakarken bir anda karşımda Aisha beliriyor.

"A-aisha? Bu gerçekten sen misin-?"

"Yuna. Seni çok özledim!"

Duygulanarak ağlamaya başlıyorum. Ve koşarak Aisha'ya sarılıyorum.

"Seni çok özledim! Yıllardır seni arıyordum! Sen nasıl burada hayatta kalabildin?"

Aisha'dan uzun bir süre cevap gelmiyor. Sonra Aisha'ya bakıyorum.

"Aisha? Sen iyi mi-"

Sarıldığım kişinin aslında Aisha olmadığını fark ediyorum. O kişi bana gülümsüyor. Ardından beni yere itiyor.

"Seni yakaladım! Siz insanlar çok aptalsınız!"

Onun bileğinde de yüzü parçalanmış adamdaki gibi mavi bir bileklik var ve bileğinde "Denek 1341" yazıyor. Aynı zamanda boynunda da o tasmadan var. ben onun bileğine bakarken bana yaklaşıyor.

"Uzak dur benden!"

"Seni uyarmıştık. Buradan çıkma şansın vardı."

"Uyarmış-tık" derken ne demek istediğini düşünüyorum. Aklıma bana saldıran kırmızı gözlü varlık geliyor. Ben bunları düşünürken denek 1341'in arkasında biri beliriyor.

"Kaç buradan!"

Denek 1341 ona bakarken zorlukla ayağa kalkıyorum ve kapıyı açarak koşmaya başlıyorum. Ben odadan çıkarken çığlık sesleri geliyor ama ben umursamayıp koşmaya devam ediyorum. Uzun bir süre koştuktan sonra yoruluyorum ve olduğum yerde duruyorum. Arkama denek 1341 ve o kişi var mı diye bakıyorum ancak yoklar. O sırada bir ses duyuyorum. Birisi bir şarkı mırıldanıyordu. Sesi oldukça güzeldi. Onu umursamayıp başka bir yere gidecektim ama kendime engel olamayarak o sesin geldiği yere yürümeye başladım. Sese iyice yaklaştığımda o kişi şarkı söylemeyi bıraktı ve bende kendime geldim. Neler olduğunu anlamaya çalışırken şarkı aklıma geldi ve önümdeki odaya baktım. Önümde kırmızı ve korkunç duran gözleriyle biri bana bakıyordu. İşte o zaman beni manipüle ettiğini anladım ama herşey için çok geçti. Bana yaklaşmaya başladı. Bende panikle bir anda koşmaya başladım. Önümde çok eski bir asansör vardı. Hiç düşünmeden o asansöre bindim. O kişi binemeden kapılar kapandı ve kapıyı tekmelemeye başladı. Bir süre sonra durdu ve asansör aşağı doğru inmeye başladı. Ben nefes nefese beklerken bir anda asansör sallanarak durdu ve ben o sallanmanın etkisiyle yere düştüm. Sonra bir kadın asansörün mikrofonuna bağlanarak konuşmaya başladı.

"Merhaba Yuna."

"Sende kimsin ve adımı nereden biliyorsun?"

"Ben Jessica. Bu alışveriş merkezinin sahibiyim."

"Jessica Edwars?! Bu nasıl olur? Sen 2023'te ölmemiş miydin?"

"Sence öldüm mü?"

Derin bir şekilde nefes alıyorum ve sakin kalmaya çalışıyorum.

"Ne istiyorsun benden?"

"Onları hiçbir zaman kurtaramayacaksın ve sende onlar gibi başka bedenlere hapsedileceksin."

Karanlığın İçinde Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin