494 60 32
                                    

Harry gözlerini ilk açtığı anda nerede olduğunu tam olarak anlayamadı. Göz kapaklarının arasından sızan sabah ışığı, hafifçe titreşen kirpiklerine çarparken, çevresindeki sessizlik ve huzur dolu atmosfer, onu tekrar uyumaya ikna edecek kadar rahatlatıcıydı. Yine de gözlerini tamamen açtı ve başını biraz kaldırarak etrafına baktı. 

Bir an için hafızasında beliren bulanıklık kaybolmaya başladı ve yavaş yavaş nerede olduğunu hatırladı. Louis'nin evindeydi; ilk kez burada yatıya kalmıştı. Odanın sıcaklığı ve düzeni, ona yabancılık hissettirmiyordu. Kanepede birlikte uyuyakalmışlardı. Kanepe oldukça geniş ve rahattı; üzerinde hafifçe örtülmüş bir pike onu gece boyunca sıcak tutmuştu.

Başını hafifçe yana çevirdi ve onun yüzünü gördü. Louis hâlâ uyuyordu, yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Nefes alışı düzenli ve sakindi. Harry, onun yanında uyumanın ne kadar doğal ve huzur verici olduğunu düşündü. Kanepeye daha rahat bir şekilde yerleşmek için hafifçe kıpırdandı. Bir an onun uyanmasına neden olacağından endişelendi, fakat Louis sadece pozisyonunu değiştirdi. Bu hareket, Harry'nin yüzüne istemsiz bir gülümseme yayılmasına sebep oldu. Kendini o anın tadını çıkarırken buldu; yabancı bir evde uyanmanın getirdiği gariplik, yerini bir tür aidiyet hissine bırakmıştı.

Odanın diğer ucundaki duvar saatine baktı. Neredeyse öğlen olmuştu. Louis için kahvaltı -daha doğrusu öğle yemeği- hazırlamaya karar verdi. Tam yavaşça kalkmaya çalışıyordu ki Louis aniden kolunu onun beline sarıp kendine çekti ve uykulu bir sesle "Gitme," diye mırıldandı.

Harry yine yine kulaklarına kadar sırıttığından emin bir şekilde "Her yerim ağrıyor," dedi. "Koltukta uyumuşuz."

"O kadar rahatım ki, hayal bile edemezsin."

"Gece boyunca beni yastık gibi kullandığından olabilir." diye karşılık verdi Harry. "Kalk hadi uykucu, bir şeyler yiyelim. Acıktım."

Louis bunu duymazdan gelerek daha sıkı sarıldı, başını onun omzuna koyup yüzünü direkt boyun girintisine sakladı. "İyiyim ben böyle, bırak beni."

Harry tek eliyle onun saçlarını geriye doğru ittirdi ve hafifçe okşadı. Fazla ısrar etmesine gerek kalmadı. Böyle geçen birkaç dakikanın sonunda Louis de açlığa teslim olarak gözlerini açmak zorunda kaldı. Harry'nin boynuna birkaç öpücük bıraktı, gözünü ovuşturarak doğruldu. "Günaydın, güneşim."

"Günaydın, Lou."

"Bir daha söylesene..."

"Şımarma, açım."

Louis gülerek ayağa kalktı, kollarını iki yana açarak kedi gibi gerindi. Sahiden onun da tüm kemikleri ağrıyordu. Kanepede iki kişi sıkış tıkış uyumak pek de konforlu değildi. Yine de mükemmel bir ev sahibi olarak "İyi uyuyabildin mi?" diye sordu. 

Sanki az önce kalkmaya niyetlenen o değilmiş gibi bu sefer de Harry uzandığı yere iyice yayıldı. "Evet, çok güzel dinlenmişim. Tercihen çok tembel bir cumartesi geçirmek istiyorum."

"Tamam ama yemekler senden, değil mi? Bana bırakırsan sütlü gevrek yeriz çünkü."

"Benden, merak etme. Kalkabilirsem gideceğim mutfağa şimdi."

Louis ona baktı. Koltuğa boylu boyunca uzanmış, kollarını başının altına koymuştu. Yatarken birbirine girmiş olan saçları sanki böyle daha da güzel görünüyordu. Onu neden hep camdan çiçek olarak nitelendirdiğini bir kez daha hatırladı. Kırılgan bir güzelliği vardı. Nasıl açıklanır bilmiyordu ama kırılgandı işte. Sanki ufacık bir dokunuştan bile korunması gerekiyordu. 

Dizlerinin üstünde kanepenin yanına çöktü, kolunu kanepeye yaslayıp yüzünü de avcuna dayadı. Kedi gibi resmen yanına kıvrılmıştı. Harry'nin meraklı ve şaşkın bakışları gözüne daha da güzel görününce gülümsedi, diğer elini onun yanağına yerleştirdi. Konuşmak istemedi, sadece yüzünü okşayıp biraz sevmek ve anın tadını çıkarmak niyetindeydi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 17, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SWIFTLY EVER AFTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin