Harry tüm gün odasından çıkmamış, gece de uykuya bir türlü dalamamıştı. Huzuru tamamen kaçmıştı. Beyni allak bullaktı, bunalıyordu. Bunca zaman konuştuğu, kendisini ne kadar sevdiğini dinlediği, mesajlarına heyecanla ve mutlulukla cevap verdiği kişi Louis miydi yani?
Ne fena!
Neyin daha kötü olduğuna karar veremiyordu. Bu kişinin Louis olması mı? Louis'ye alışmış olması mı? Onunla konuşmayı şimdiden özlemesi mi? Hayır hayır, en kötüsü bu kişinin Louis olmasının daha da çekici olmasıydı. Bu çok yanlıştı, zaten Louis'den hoşlanma fikri aklına girmeden zar zor çıkarmıştı. Şimdi onun sözlerini, tatlı muhabbetini nasıl aklından atacaktı?
Ağlamak istedi ama ağlayamadı. Üzüntüden çok dehşete düşmüştü çünkü.
Fenalaştığını hissederek pencereyi açtı ve içeriye soğuk havanın dolmasını bekledi. İşte oluyordu; felaket geliyordu. Louis'nin yüzünü hatırlamıştı bile. Şimdi "Boo" ile tüm anılarına yavaş yavaş Louis'nin yüzü yerleşiyordu.
Ona Taylor Swift imzalı hediyeyi gönderen Louis'ydi. Şarkıları onu düşünerek dinlediğini söyleyen de. Ayçiçeğim, kelebeğim, güneşim diyen de... Bu düşüncenin onu heyecanlandırması ne kadar yanlıştı!
Göz ucuyla telefonuna baktı. Mesaj yoktu. Belki de artık hiç olmayacaktı. Louis bombayı patlatmış, onu sevdiğini de söylemeyi unutmayarak onu engellemişti. Harry şimdi onu haklı buluyordu. Gerçekten keşke hiç öğrenmeseydi.
Çığlık atmak isteyerek yatağına uzandı, başını yastığa koydu. Louis onu sevdiğini söylüyordu.
Louis.
Ablasının eski sevgilisi.
Yastığı aldı, kendini boğmak istercesine başının üstüne kapattı. Küçülüp yok olmak istiyordu. Çünkü saatlerdir onu düşünüyordu. Louis'yi. Ablasının eski sevgilisini.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SWIFTLY EVER AFTER
FanfictionHarry kötü bir dönemden geçerken, gizli biri her gün ona bir Taylor Swift şarkısı adamaya başlıyor. Kendisine ithaf edilen şarkıları dinleyen Harry bu gizli hayranını bulmaya çalışıyor ve aslında ne kadar yakınında olduğuna dair hiçbir fikri yok.