39. YİĞİDİ GÜL AĞLATIR

345K 14.2K 20.1K
                                    

Kurbaneler selam, biz geldik!

Bölümü atmak için sınavı atlatmanızı bekledim. Umarım her şey dilediğinizce olmuştur ama olmadıysa da size daima güvenen biri var burada, unutmayın. Sizinle gurur duyuyorum, üstesinden geldiniz. Yolun çok başındasınız ve sonuna henüz çok var. Bunu sakın unutmayın. Ayrıca burada, sizle her koşulda gurur duyan bir kadın var. (Yani ben cnm)

Bu bölüm çok çok çok ÇOK ÇOK ÇOK YORUM bekliyorum, yorum yapmayanla, oy vermeyenle arayı açarım... Her bir oy, bir kelime olsun kitabımıza. Her bir yorum da öyle...

Yıldızlar Ayça'nın güzel turuncu saçlarının tonlarında bir renge boyandıysa ve hazırsanız, başlıyoruz!


UYARI!
Bu bölüm şiddet ve olumsuz örnek oluşturabilecek, tetikleyici unsurlar içermektedir.

Mecaz, Tekeler Köyü Zeybeği
Tarkan Erkan, Cumaovası Yörük Ali Zeybeği
Çağan Şengül, Yokmuş Sevenim Senden Önce
Soen, The Words
Gece ve Rüzgar (Çello)
Emre Fel, Sana El Pençe Durmam
Two Fest, Go Fuck Yourself
Nevzat Yılmaz, Hüsran


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


39. YİĞİDİ GÜL AĞLATIR


Solunda koca bir yara var, sağındaki küçücük çiziğe ağlıyorsun.

17 saat önce...

Kalabalıkta bir silah patladı.

Davul ve zurna sesleri arasında Yörük kadınlarının zılgıt sesleri yükseldi. Boyundan bağlamalı pembe elbisemin üzerime oturan kumaşını düzeltip, kalktığım sandalyenin üzerine bıraktığım el çantamı alıp gelin ile damadın yan yana durdukları kalabalığa doğru ilerledim. Babamın aldığı altını çantamdan çıkarıp, aynı sokakta oturduğumuz ve çocukken birlikte seksek oynadığımız kıza yaklaştım. Altını kızın boynundan aşağı sarkan kırmızı kurdeleye takıp kıza gülümsedikten sonra kalabalığın içinden sıyrılıp bakışlarımı büyük çınar ağacının önünde dikilen erkek topluluğuna çevirdim. Gurur da oradaydı.

Bakışlarımı yüzünde dolaştırdım. Meraklı gözlerini benden ayırmadı. Üzerinde önündeki birkaç düğmenin açık durduğu beyaz bir gömlek vardı, gömleğin altında bronzlaşan teni parlıyordu. Sakallarını yeni kesmiş olmasına rağmen çenesinde ve yüzünün güzel yüzeyinde kirli sakalı ufaktan boy vermeye başlamıştı. Bakışlarımı ondan ayırıp kadın topluluğuna doğru ilerledim. Simge bacak bacak üstüne atmış, elindeki küçük çantayı yüzüne doğru sallıyordu. Simge'nin kulağına doğru eğilip, "Ben bir lavaboya kadar gidip geliyorum," dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı.

"Geleyim mi seninle?"

Ağacın arkasında kalan, ışıkları yanan yer muhtara aitti. Hemen önünde bir kahvehane yer alıyordu ama kahvehanedeki tüm sandalyeleri düğün yerine taşıdıkları için alan boştu. "Yok," dedim beni duyması için bağırarak. "Işıkları yanıyor, kendim giderim."

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin