"Kimsin sen?" diye sordu sert bir sesle.
"Seri katil." dedim buz gibi sesimle.
Dudakları alayla kıvrıldı. "Beni mi öldüreceksin?" Ölüme meydan okurcasına kollarını açtı. "Buyur öldür beni."
Şimdi değildi ama çok yakında olacaktı. Ateşinin peşinde ge...
Selamlar. Upuzun bir bölümle geldim. Bir o kadar da hüzünlü :")
Bölüme geçmeden şunu söyleyebilirim ki bu bölümle aralarındaki her şey değişiyor ve tepetaklak oluyor.
Neyse lafı daha fazla uzatmadan herkese güzel okumalar. Demekten yoruldum ama lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin ve hikayenin yükselmesini istiyorsanız arkadaşlarınıza önerin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Apocalyptica – Not Strong Enough
Şebnem Ferah, Nilüfer – Erkekler Ağlamaz
Şebnem Ferah – Ya Hep Ya Hiç
Emir Can İğrek – Aç Bağrını
Lil Happy Lil Sad - Let Me Die
🔥
Ateş harlanırken, yangın körü körüne ortalığı yakarken unutulmayacak tek şey yanan şeyin bir daha eski hâline dönmeyeceğiydi. Kül olana kadar yanan her şey hiçbir zaman özüne dönemez, değişime kapı aralardı. Açılan kapı ise başka bir boyuta açılır ve insanın kendisinin bile bilmediği bazı sırları ortaya koyardı. Kimi zaman bu sırlar kişinin kendisiyle ilgili olurken kimi zaman dünyayla, insanlarla, hayatla ve gelişen olaylarla ilgili olurdu.
Açığa çıkması gereken sırlar, gizemler bizi beklerken Bellum şehrine geleli bir hafta olmuştu. Bu bir haftada her şey rutin ilerlemiş, sıra dışı bir şey yaşanmamıştı. Kitap hakkında az çok konuşsak da detaylara girmemiş, hep beraber incelemeye başlamamıştık. Bunun sebebi olur da sırrı çözüp bize verilen anahtarla açılan kasanın ve eşyaların yerini öğrenirsek Koray ve benim yaralı hâlimizle olaydan olaya atlayamayacağımızdı.
Aslına bakarsak benim de Koray için de bir sıkıntı yoktu ama Cihangir, Gaye ve Kerem bizim adımıza karar vermiş, iyileşmeden böyle bir şeyin yaşanmayacağını söylemişlerdi. Her ne kadar vaktimizin olmadığını, bir an önce her şeyi çözmemiz gerektiğini söylesek de sözümüzü dinletememiş, onların dediklerine uymak zorunda kalmıştık.
Aradan geçen bir haftanın ardından ikimiz de iyileştiğimiz için kitap hakkında konuşma yapmak için salon masasında toplanmıştık. Söze girmek adına "Biz Koray'la buraya geldiğimiz gün kitabı biraz inceledik ve bir örüntü bulduk." dedim. Cihangir, Gaye ve Kerem'in bundan haberi yoktu, bu yüzden şaşırmışlardı.
Gaye merakla "Ne örüntüsü?" diye sordu.
Koray ciddi bir tavırla "13. ve 23. sayfalarda şiir var ve dizeler arasında bağlantılar var." dedi. Dudağını yaladı. "Biz bağlantıyı bulduk ama asıl şifreyi çözemedik."