8. Bölüm

25 5 43
                                    

   Bugün hastanede ilk günümdü. Yoğun olsa da gayet güzel geçiyordu. 

'Yahu kesin  he he '  dedi içses

Ya tamam kabul ediyorum. Zordu çünkü burda çoğu kişi kürtçe  konuşuyordu. Benim anlamam da zordu. Ama yine de güzeldi çünkü ben artık vazifeye başlamıştım. Hemde stajyer olarak değil.  Bu bile güzel hissettiriyordu.

Saat 6 olmuştu  ve benim hastalarım bitmişti. Hastalar hakkında bir kaç belgeye göz attım. Onları iyileştirmem için tanımam gerekiyordu.
Yaklaşık yarım saat dosyalara göz attım. Daha sonra eve geç kalmamak için eşyalarımı toplamaya başladım.

Odamdan çıktım. Hastanede bir kaç doktor ve hemşireyle tanışmıştım. Ama çoğunun ismini hatırlamıyordum.  Bir tek psikolog olduğu için Ece hanımı hatırlıyordum. Onun da soyadını unutmuştum.
Sen bu zekayla hastalarını nasıl tanıyacaksın. dedi  içses

Onlar ayrı canım hatırlarım ben.
Tabi tabi hatırlarsın  dedi içses

Onu umursamadım. Hastaneden çıktığımda çantamda telefonumu aramaya başladım. Ama o kadar ıvır zıvır eşya vardı ki bulamıyordum. Niye çıkarmıyorsun ki ıvır zıvır ise diyecekseniz.  Hepsi gerekli aslında ama fazla yer kalabalığı yapıyorlardı. Nihayet telefonu bulduğumda kaybolmuş oyuncağını bulan bir çocuk gibi sevindim. Telefonuma sarıldıktan sonra abime aradım.

Uzun bir süre çalıyor yazısıyla bakıştıktan sonra nihayet  telefonu açmıştı.

-" Nerdesin abi! Seni bekliyorum sabahtan beri" diye cırladım.

-" Ne bağırıyorsun kızım? Unutmuşum ben seni  işim var taksiye bin gel işte. "  dedi Emir abim

-" Madem gelmeyeceksin ne diye bugün ben seni alırım. Tek başına gelme şimdi sen rahat durmazsın dedin? " diye sordum.

- " O zaman işim yoktu çünkü haber vermeyi unutmuşum " dedi

Bende oflaya poflaya telefonu suratına kapattım. Şimdi iki saat taksi bekleyecektim.

Bir kaç adım ilerledim. Daha sonra yine o ferah koku etrafımı sardı.

- "Ayza " dedi  o huzur veren sesi kulaklarımı doldurdu.

Arkamı döndüm. Polat bana doğru geliyordu. Yine o kararlı ve sert adımları ile geliyordu. Üstünde lacivert bir tişört. Altında ise siyah bir kot pantolon vardı. Siyah ayakkabıları, taranmış saçları ile bana doğru geliyordu. O ferah kokusu daha da arttı. Parfümü neydi. Bilmiyordum ama çok hoş kokuyordu. Yıllarca görmesem kokusundan tanırdım.

-" Ne işin var senin burada ? " diye sordu.

Artık  tam karşımdaydı.

-" Asıl senin burada ne işin var ?" dedim

Birde süslenmiş püslenmiş. Acaba sevgilisi mi çalışıyor burda?

-" Kardeşim stajyer  burada onu almaya geldim." Dedi

Sevgilisi yokmuş. Kardeşi varmış. Acaba kim ?

-"Aaa gerçekten mi bende burda psikolog olarak çalışmaya başladım " dedim

-"Harbi mi diyon ?" Dedi Polat

-" Harbi diyom" dedim ve gülümsedim.

-"Hayırlı olsun o zaman." Dedi

-"Teşekkür ederim " dedim ve tebessüm ettim.

Gözleri benim yüzümde oyalanırken benim arkamdan biri çağırdı.

Kayıp Duygular Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin