17-Sadece Sen Ol İstiyorum

400 32 4
                                    

Bu bölüm için yorumlarınızı çok merak ediyorum. :)

"gözlerinin mavisini bitirdim

saçlarının siyahına başladım"

Attila İlhan

Cihan keyifli bir şarkı açmış, önündeki ahşap üzerinde çalışıyordu. Sürekli gülümseyesi vardı ama atölyedekilerin dikkatini çekmemek için kendini tutuyordu. Bugün gelecekti Ali, daha sabah gelir gelmez onu beklemeye başlamıştı imkansız olduğunu bile bile. Yol bile en az yarım gün sürüyordu çünkü, belki yola bile çıkmamıştı daha. İçinden sürekli onu arayıp "geleceksin değil mi?" diye tekrar tekrar sormak geliyordu ama artık sarhoş değildi ve bunu yapacak cesareti bulması çok zordu. Hem kaçta gelirse gelsin bekleyeceğini de söylemişti, onun için burada olduğunu göstermek istiyordu.

"Ali ne çok iş yapıyormuş meğer, yetişemiyoruz." dedi babası. O da yanında oturmuş büyük masa tablasının diğer tarafını oyuyordu.

"Geliyor bugün." dedi Cihan, sesindeki sevinci gizlemeye çalışmıştı.

"Oh ne güzel dünya be. Biz korkuluk muyuz buraya? Gelsin de bir güzel azar çekeceğim ona."

"Çek baba, çek. Hak ediyor." dedi Cihan. Kendisinin de yapmayı planladığı şey buydu çünkü. "Ben gece kalacağım burada, yetişir merak etme."

"Şu şarkının da sesini kıs, başım ağrıdı."

Cihan şarkıyı tamamen kapatıp ara vermek için dışarı çıktı. İçi içine sığmıyordu, önce çardağa oturdu, sonra kalktı. Biraz dolaşıp içeri girdi.

Akşama kadar da hali buydu. Heyecanını kontrol edemiyordu bir türlü, aşırı enerjik bir şekilde oradan oraya koşturup duruyordu. Herkesi yollayıp tek başına kalınca daha da arttı bu durum. Saat akşam 8 olmuştu, atölyede volta atıp duruyordu.

"Hadi ulan hadi." deyip kapıya döndü yüzünü masaya yaslanıp. Bir süre öyle bekledi, sonra arkadaki bahçeye çıkıp peş peşe birkaç sigara içti.

Saat 10 olduğunda sandalyeye oturmuş, ayaklarını masaya uzatmış bekliyordu öylece. Telefonunu çıkarıp baktı, Ali'den gelen hiçbir şey yoktu, diğerlerini de görmezden geldi.

Tuvalete girip aynada kendine baktı, gömleğinin yakası kıvrılmıştı, "iyi ki gördüm" diye düşünüp düzeltti onu. Yüzünü yıkadı biraz sakinleşmek için. İçeri yeniden girdiğinde saat 12'ye geliyordu.

Sıcak basmıştı iyice, demin yakasını düzelttiği gömleğini çıkarıp tişörtüyle kaldı. Yok, vakit geçmiyordu. Biraz çalışmaya karar verdi kafasını dağıtmak için. İşinin başına oturup devam etti ahşabı işlemeye. Ama gözü sürekli kapıda olduğu için normalden çok daha yavaş yapıyordu. Bir süre sonra da bıraktı elinden aletlerini, zaten eli terlemişti zor tutuyordu bıçağı.

O zamana kadar aklına getirmek istemediği bir ihtimali düşünmeye başladı çünkü saat 2'yi geçmişti. Gelmeyebilir miydi Ali? Belki de vazgeçmişti. "Hayır, hayır, gelecek." diye rahatlatmaya çalıştı kendini. Ama saatin akrep ve yelkovanı ona tam tersi kanıtlar sunuyordu.

Heyecanı bu şekilde panikle yer değiştirirken yeniden atölyede yürüyüp durmaya başladı. Arasa mıydı onu? Ama o zaman da onu beklemeye erinmiş gibi gözükmekten korkuyordu. Hem onun sözüne güvenmemiş de olurdu bunu yaparsa. Kendine engel olup ortalıkta dolaşmaya devam etti.

Ve sonunda arkası kapıya dönükken kapıdan bir ses duydu. Ayak sesi gibi bir şeydi, ama yaklaşmıyor, bekliyordu orada. Arkasını dönmeden önce birkaç saniye durdu Cihan. Gözlerini kapatıp birkaç nefes alıp sonunda döndü arkasını.

Daçxuri / Ateş (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin