Sor ona: "ey uykulara dalan, bu gece yarısı kim
Hatırlayarak seni kapatmış uykunun yollarını yaşlı gözlerle"?
Pervin-i Bamdad
Gece yağan yağmurun ıslaklığı yaprakların, taşların üstünde yer bulmuştu kendine. Şimdi de çiseliyordu ufak ufak. Yukarıdan uçan atmaca kuşunun bir uzaklaşıp bir yakınlaşan sesi sabahın sessizliğini bozuyordu. Parmaklarının arasındaki sigaradan uzunca bir nefes çekip ağır ağır bıraktı dışarı Ali. Islak bir taşa oturmuş gözünü babasının mezarına dikmişti. Sonra sadece kendinin duyabileceği bir sesle konuşmaya başladı.
"Uyuyamıyorum baba. Bir haftadır uyuyamıyorum."
Babası yorgun mavi gözlerini görebilseydi, oğlunun uykusuzluğunu hemen anlardı.
"Garip bir şey oldu bana. Gözüme uyku girmiyor."
Eliyle üstlerindeki ıhlamur ağacını gösterdi babasına. Yapraklarından mezarının üzerine damlalar düşüyordu.
"Annem ıhlamur falan yapıyor ama işe yaradığı yok. Zaten nasıl olsun? Ben yanıyorum baba."
Dolan gözlerini hızlı hızlı kırpıyordu. Dumanı üflerken verdiği nefesin sesi acı doluydu.
"Ama artık ne şaşkınım, ne de korkuyorum. Çünkü neden biliyor musun? Ben bu içimdekiyle geçip gideceğim hayattan. Onun hayatından da."
Sigarasından yine derin bir nefes çekti.
"Bir tek seni şahit tutuyorum. O da öldüğün için ha. Yoksa zaten vurur muydun beni ne yapardın? Bilmiyorum."
Islak yerin üstünde ayağıyla bastı attığı izmarite. Çıkarıp yenisini yaktı.
"Hallediyorum yine de merak etme. Ama işte uyku bir tek. Yatağım çivilerle dolu sanki."
Bundan sonra söyleyeceklerinden utandı, o yüzden sözcükler ancak bir süre duraksadıktan sonra çıkabildi dudaklarından.
"Aklımdakilerden utanıyorum baba. Senden daha çok utanıyorum. Ama... Ama onun yatağı yumuşaktır gibi geliyor-"
"Kimin yatağı lan?"
Ali irkilerek arkasını döndüğünde sigarası da parmaklarının arasından düşmüştü. En olmamasını istediği kişi, Cihan, tepesinde gülümseyerek ona bakıyordu. Aniden yerinden kalkıp sinirle göğsünden itti.
"Amına koyduğumun çocuğu!"
"Şşş sakin ol be."
"Ne dinliyorsun lan beni sessiz sessiz gelmişsin?!"
"Şimdi geldim zaten dinlediğim falan yok. Sakin ol oğlum ya!"
Ali hışımla bir kere daha itti göğsünden. Neler duyduğunu bilmiyordu. Panikten elleri, bacakları titremeye başladı.
"Ya manyak mısın oğlum? Bak elimden bir kaza çıkacak." diye cevap verdi Cihan bu saldırıya.
"Cihan git buradan, babamın mezarında sikmeyeyim seni!"
Cihan gülmeye başladı.
"Ben sana buraya yalnız gelme demedim mi?"
"Sen hala konuşuyorsun ya. Ağzını yüzünü kırayım mı istiyorsun geri zekalı?"
Ali öyle bir panik içerisindeydi ki, ellerini yumruk yapmış vurmamak için zor tutuyordu kendini. Birkaç adım geri gitti kendine engel olmak için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daçxuri / Ateş (bxb)
RomanceAli, Ankara'da mühendislik okurken aldığı acı haberle babasının ölümünü öğrenir ve Rize'ye geri döner. Annesi ve ablasına destek olmak için bir ahşap atölyesinde çalışmaya başlar. Ancak bu atölye, eski ilkokul arkadaşı Cihan'ın babasına aittir. Yıll...