Evett sevgili okuyucular, sonunda bir takım kavuşmaların olduğu bölüm geldi. Okumaktan rahatsız olacaklar bu bölümü tamamen geçebilirler.
Ali aynı şiddette karşılık verdi Cihan'ın öpücüklerine. İçinde hala tam durulmayan siniri ve arzusu birbirine karışmıştı. Birden itip yasladı onu az önceki ağaca. Bacağının birini onun iki bacağının ortasına denk getirmişti, iyice bastırdı kendini ona doğru. Cihan dudaklarından kurtulup hafifçe inlediğinde aynı ses Ali'den de geldi. Daha tahrik edici bir şey olamazdı herhalde hayatta. Cihan'ın dudağından çıkan her ses onu mahvetmeye yetiyordu.
Bacağını ortadan çekip Cihan'a hizaladı kendini Ali. İkisi de çoktan sertleşmişlerdi, birbirlerini de hissediyorlardı. Bunu bilmek bile delirticiydi Ali için. Gözlerini aşağı doğru indirip birbirine değen bedenlerine baktı. Ali'den aldığı cüretle Cihan'da aynısını yaptı. Pantolonlarından bile belli olan yükseltileri görmek Cihan'ı hem utandırmış hem de çok tahrik etmişti. O yüzden önce gözlerini yukarı çıkardı, sonra derin bir nefes alıp başını yasladı ağaca.
Ali yüzüne doğru yaklaştı tekrar.
"Hala kaçıyor musun?" deyip öptü onu bir kere daha.
Cihan güldü bunun üzerine. Cevap vermeyip eylemleriyle göstermek istedi cesaretini. Elini önce Ali'nin karnına doğru indirdi, sonra da daha aşağı. Rüyasında defalarca gördüğü sertlik ellerinin altındaydı artık. Ali'den önce kendisinden çıktı küçük bir inleme sesi.
Cihan'ın eli onu okşarken Ali gözlerini kapatmış derin nefesler alıyordu. Bir elini yukarı kaldırıp ağacı tuttu sıkıca, parmağıyla kavradığı yerden parçalar kopup üstlerine düştü. Gözlerini açıp etrafa baktı, kimse yoktu. Zaten biliyordu buraları, pek kimsenin dolaşacağı yerler değildi. Cihan'ın üstündeki sweatshirt'ün eteklerine gitti elleri ve hızlıca sıyırdı yukarı doğru. Cihan da yardım etmişti ona. Aynısını o da Ali'ye yapıp çıkardı tişörtünü. Ali yeniden yaklaştı Cihan'a, vücutları birbirine ilk defa değiyordu böyle.
"Niye bu kadar güzelsin?" diye sordu Cihan fısıldar gibi. Gözleri aşağı doğru inmiş süzüyordu onu. Beyaz teni sıcacıktı, ellerini dolaştırdı Cihan göğsünde, karnında. Sonra yeniden aşağı inmek üzere hareketlendirdi elini. Ama Ali ondan hızlı davranıp Cihan'ın kemerine doğru götürdü ellerini. Zaten açmaya başlamıştı yavaş yavaş ama yine de sordu.
"Açabilir miyim?"
"Aç." dedi Cihan resmen yalvaran bir sesle. Yine mahvetmişti Ali'yi, hızlı bir nefes alıp dudaklarına yapıştı yeniden.
Tek eliyle hızlı hızlı açtığı kemer pantolonun iki yanından sarkmıştı Cihan'ın. Ali artık kendini durdurmayacaktı. Önce düğmesini sonra da fermuarını açtı pantolonunun. Sonra dudaklarından kendini çekip gözlerine baktı. Hissettiklerini gözleriyle görmek, hiç unutmamak üzere hafızasına kazımak istiyordu.
Elini pantolonundan içeri doğru ittiğinde Cihan'ın başı iyice yukarı kalktı, dudaklarından da alıp verdiği hızlı nefesler dökülüyordu. Ali daha önce daha güzel bir şey görmediğine yemin edebilirdi.
İç çamaşırının üstünden okşuyordu onu, önce yavaş yavaş başlamıştı. Sonra eliyle iyice kavrayıp hızlandı. Islandığını hissedebiliyordu kumaşın üstünden. Cihan kesik kesik nefes alıyor, sessizce inliyordu. Daha önce hiç tatmadığı bir zevk yaşatıyordu Ali ona.
Ali gözlerini görmek istiyordu ama bir şey diyememişti ona. Neyse ki Cihan en sonunda açıp buluştu onun mavi gözleriyle.
"Sen bana n'apıyorsun?" diye sordu soluk soluğa. Bunun üzerine Ali elini çekip iç çamaşırının da içine sokup kavradı aletini. Cihan'dan yüksek bir inleme çıkmıştı bu kez.
Ali dayanamıyordu, sadece dokunmak yetmiyordu ona. Birden kendini de elini de geri çekip Cihan'ın pantolonunun iki yanından tutup aşağı indirdi. Sonra da boxer'ı için aynı şeyi yaptı. Gördüğü şeye baktı bir süre. Aşkını, sevgisini kendine kanıtlamıştı zaten çoktan, ama şu an gözlerini dikip baktığı şeye karşı arzusu şimdi ispatlanıyordu.
Cihan'ın elinde değildi, şimdi de bakışlarından utanıyordu Ali'nin. Öylece kalakalmış onu izliyordu çünkü. Bu fırsatı değerlendirip o da onun pantolonuna getirdi ellerini. Hızlıca açtı düğmelerini ve fermuarını. Sonra hem pantolonunu hem iç çamaşırını aynı anda sıyırdı aşağı doğru. Ali bunu beklemiyordu, ama itiraz da etmedi. En az onun kadar çıplak olmakla ilgili bir sorunu yoktu.
İkisi de bacaklarının yarısına kadar inmiş kıyafetleriyle komik gözüküyorlardı, üstelik hiçbir şey yapmadan birbirlerini süzüp duruyorlardı sadece. Cihan kendi kıyafetlerini tamamen çıkarıp kenara doğru attı, sonra Ali de onu takip edip aynı şeyi yaptı.
"Sana sonsuza kadar bakabilirim." diye fısıldadı Ali yeniden kendini Cihan'a yapıştırdığında.
"Yere yat hadi." dedi Cihan. Ali'nin bir şey yapmasına fırsat bırakmadan da itti onu yere doğru. Ali hiç itiraz etmedi, sırtına batan otlar, çam iğneleri hiç umurunda değildi. En azından tam başı yere değecekken yerde duran sweatshirt'ünü kafasının altına koymuştu Cihan. Sonra hiç vakit kaybetmeden üstüne uzandı.
"Aklından ne geçiyor?" diye biraz tedirginlikle sordu Ali. Çünkü onun da yapmaya hazır olmadığı şeyler vardı. Cihan güldü bunun üzerine.
"O değil." deyip boynuna gömüldü. Ali rahatlayıp bıraktı kendini Cihan'ın dudaklarına. Resmen talan ediyordu zaten, öpüyor, emiyor, dilini gezdiriyordu kokusunu içine çeke çeke. Ali inledikçe de şiddetini arttırıyordu.
Vücutları yapışıktı birbirine ve Ali'nin her inleyişinde karnının altında hissettiği aleti seğiriyor ve delirtiyordu Cihan'ı. Elini uzatıp tuttu birden onu. Aşağı yukarı hareket ederken bu sefer dudaklarına gelmişti Ali'nin ama öpmeden bakıyordu ona sadece. Aldığı zevkle başı geriye doğru düşüyor, gözleri kapanıyordu. Soluk soluğa inliyordu altında.
Birden o da elini Cihan'ın aletine götürdü ve birleştirdi kendisininkiyle. İkisinden de büyük bir inleme çıktı o an. Artık birbirlerine temas etmenin başka bir boyutuna geçmişlerdi. Ali elini çekince Cihan ileri geri hareket edip sürtünmeye başladı Ali'ye.
"Bu nasıl bir şey?" diye sordu Cihan fısıldayarak. İlk defa yaşadığı bu zevke bağımlı olacağını hissediyordu. Ali kollarını Cihan'ın boynuna sardı. Şimdiye kadar kendini dizginleyen her şeyle bağlarını koparmıştı. Bambaşka bir dünyaya geçiş yapmıştı adeta.
"Daha önce hiç" dedi Ali nefeslerinin arasında "bu kadar dolu hissetmedim."
Cihan kendini zaten kaybetmişti, Ali'nin böyle açık konuşması onu da çekmişti o başka dünyaya.
"Biliyorum, çok sertsin." dedi Cihan. Birden parmaklarıyla ikisini birden kavradı zor olsa da. "Benim için."
Kendini biraz yükseltip elini hareket ettirmeye başladı, bir yandan da kalçasını hareket ettirip sürtünüyordu Ali'ye.
"Cihan." diye inledi Ali, bir de bu halde ismini duyuyordu Ali'nin dudaklarından. Cihan hızlanınca tekrar inledi Ali onun ismini söyleyerek.
"İsmimi bir daha söylersen bayılacağım." deyip dudaklarına yapıştı Cihan. Öpüşmeye çalışsalar da inlemeleri buna engel oluyordu. Ali dudaklarını çekip başını tekrar geri atarken bir kere dudaklarından soludu Cihan'ın ismini.
Cihan elini birden daha da hızlandırınca önce Ali kasılıp kaldı altında ve boşaldı birkaç seferde. Hemen ardından da Cihan yaşadı aynı şeyi. Cihan'ın ellerinde, Ali'nin karnında karışmıştı ıslaklıkları.
Cihan kendini bırakıp düştü Ali'nin üstüne. Yeniden hayata dönünceye kadar öylece kalıp beklediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daçxuri / Ateş (bxb)
RomantikAli, Ankara'da mühendislik okurken aldığı acı haberle babasının ölümünü öğrenir ve Rize'ye geri döner. Annesi ve ablasına destek olmak için bir ahşap atölyesinde çalışmaya başlar. Ancak bu atölye, eski ilkokul arkadaşı Cihan'ın babasına aittir. Yıll...