Ali yüzünde saklayamadığı bir gülümsemeyle eve girdi. Ablası salonda oturmuş televizyon izliyordu, annesiyse yoktu ortalarda.
"Abla, n'apıyorsun? Geldim ben."
"Gel kardeşim, televizyona bakıyorum. Annem yattı."
Ali gidip ablasının yanına oturdu. Bir süre sessizce o da ekranı izledi.
"Sen buraya geleli mi çok içiyorsun böyle yoksa Ankara'da da böyle miydin?" diye ona döndü ablası.
"Çok içtiğim falan yok abla, abartma." derken bile yüzünde bir gülümseme vardı.
"Peki yüzünü kim böyle güldürüyor? Döndüğünden beri yüzünde güller açıyor. Maşallah diyelim de."
"Yine sorguya aldın beni."
"E yakında çıkar kokusunu sen anlatmasan da. Annemle peşindeyiz senin."
Ali güldü buna, akıllarının ucundan dahi geçmeyecek biri güldürüyordu yüzünü çünkü.
"Ben yatayım, iyi geceler hadi." diye yerinden kalkar kalkmaz ablası tuttu kolundan.
"Bak az kalsın unutuyordum, bugün biri aradı annemi. Üniversiteden araştırma görevlisi mi neymiş. Sana ulaşamayınca sistemden bulmuş numarasını."
Ali'nin kalbi hızlanmaya başladı, birden ölesiye panik sarmıştı içini.
"Kerem mi ismi?"
"Hah aynen, Kerem dedi herhalde. Beni arasın dedi, önemli bir şey varmış."
"Tamam, ben ulaşırım. Bir daha ararsa açmasın annem."
Ablası onaylar gibi kafasını salladı, Ali de uçar gibi odasına gitti. Günlerdir hiç olmadığı kadar huzurlu ve mutluydu, ama ne zaman gece yatağına yatsa içini bir şey kemiriyordu. Kerem'in bir daha karşısına hiç çıkmayacağına emin olduğu için rahatlatmıştı kendini biraz da olsa, ama her yerden engellediği için annesini bile arayacak kadar takıntılı biri vardı karşısında.
2 hafta önce Ankara'ya vardığı gün okuldan arkadaşlarıyla buluşmuşlardı bir barda. Rize'deki yeni yaşamını anlatıyor, olanları özet geçiyordu. Bir de onları bir daha dönmeyeceğine ikna etmeye çalışıyordu tabi. Zaten derbeder haldeydi, Cihan'dan bahsetmemek için konuları evirip çeviriyordu. Arkadaşlarıysa babasının ölümünün etkileri olarak yorumlamıştı onun bu halini.
Onların bölümünde asistan olarak çalışan biri de vardı aralarında. Zaten arkadaş gruplarının içindeydi hep, Ali'yi de iyi tanıyordu. Kerem eşcinseldi ve gizlemiyordu hiç kimliğini. Kimsenin de bununla bir derdi yoktu. Ali şimdiye kadar üzerine düşünmemişti bile bunun, ama şimdi Kerem'i ve yaşadıklarını biraz daha iyi anlayabiliyordu. Üstelik kendini de en iyi onun anlayacağını düşünüyordu. İçindeki acıyı biriyle paylaşıp hafifletecekse bunun için en doğru kişi oydu. Yine de oldukça fazla içip sarhoş olana kadar hiçbir şey söylemedi. Ama ikisinin yalnız kaldıkları bir an o da üsteleyince anlattı derdini Ali.
"İşe bak ya." diye güldü Kerem. "Burada rahat rahat yaşayabilirdin hayatını istediğin gibi. Ama sen gidip memlekette bir erkeğe aşık olmuşsun."
"Üstelik de Cihan gibi birine." diye ekledi Ali. "Bana 'siktir git' dedi ya. Hayatından kovdu resmen."
"Ali dönme o zaman Rize'ye, burada iş ayarlayalım sana, burs bakalım. Hocalarla konuşurum istersen."
"Ben de bunu düşünerek geldim de, olmaz. Ailemin yanında olmam lazım."
Kerem uzun uzun gözlerini hiç ayırmadan ona bakıyordu. Ali sarhoş olduğu için tam odaklanamasa da aynısını yaparak karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daçxuri / Ateş (bxb)
RomanceAli, Ankara'da mühendislik okurken aldığı acı haberle babasının ölümünü öğrenir ve Rize'ye geri döner. Annesi ve ablasına destek olmak için bir ahşap atölyesinde çalışmaya başlar. Ancak bu atölye, eski ilkokul arkadaşı Cihan'ın babasına aittir. Yıll...