Fransa, Lille
Aralık 1987
Park Chaeyoung
"Geçecek."Onu duymuyormuş gibi öylece tablodaki kadını seyrederken, aramıza yeniden dokunan sessizliği bozmak istermiş gibi tekrar konuştu.
"Hayatınızda ne olup ne bitiyor bilmiyorum. Fakat gözyaşlarınızı hak etmeyecek kadar değersiz olduklarından eminim. Çünkü güzel kadınların gözyaşlarını özleyen dünya en çok onları ağlatır. Güzel kadınlar, çok ağlar."
John Wayne'in cümleleri onun dudaklarından döküldüğünde, bana uzattığı ve çoktan geri vermeyi unuttuğum J harfi işlenmiş mendil değil, bu cümleler gözyaşlarımı kurutmayı başaran tohumları toprağa atandı.
Kimsin bilmiyorum.
Ama sen, ya benim kaybettiğim o parçamsan diye ölesiye korkuyorum.
Öylesine biri olman, ölesiye korkutuyor.Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda, onun çoktan bana bakıyor olduğunu fark ettim.
Zaman buradaydı, ikimizin gözlerinin arasında sıkışıp kalmış gibiydi. Nedenini bilmiyordum fakat yanımdaki varlığı ve aramızdaki iletişim bitmesin istemiştim.
Basit bir kalbim vardı sanırım. O kanıyorken kendisine merhametle bakacak olan tek bir bakışla bile avunabilecek kadar basit.
"O cümle, John Wayne'in güzel gördüğü kadınlar için geçerli ne yazık ki bayım."diye mırıldandım pürüzlü bir sesle.
Usulca gözlerini kapatıp açtı ve bu aralıkta dudaklarında anlamlı bir tebessüm yer edindi. Bu benim kuruntum da olabilirdi, belki sıradandı tebessümü, bakışları, sözleri. Yine de anlam yüklemek benim kişiliğimin olmazsa olmaz özelliklerinden biriydi.
"Bana kalırsa, John Wayne sizi gördüğünde de bu sözü söylemekten çekinmezdi."
Bir anda alayla burnumdan gelen gülümseme sesimle birlikte başımı iki yanıma sallayarak buruk tebessümümle birlikte başımı eğip kucağımdaki kitabın üstünde duran parmaklarımla oynamaya başladım.
"Abartıyorsunuz bayım, abartıyorsunuz."diyerek onun cümlesinin önüne set çektiğimde, bir süre durdu. Ona bakmadım, bana bakıp bakmadığını bilmiyordum, bu sessizlikte ne düşündüğünü bilmiyordum. Öylesine söylenmiş bir cümleye kafayı takacak biri değildim.
Bir yabancının cümleleri beni etkilemezdi. Etkilememeliydi.
O cevap vermediğinde başımı kaldırıp nemli gözlerimle yüzüne bakmak istediğimde, onun zaten beni izliyor olduğunu fark ettim.
Ona bakmamı bekliyor gibiydi. Hızla dudaklarında asla kaybetmediği tebessümle birlikte tek gözünü çekingen bir şekilde kısarak konuştu.
"Yanlış anlamazsanız, size bir şey vermek istiyorum. Kabul eder misiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cigarettes After J ❦ rosékook
FanfictionJeongguk bir sanatçıydı. Chaeyoung ise onun sanatı. Peşinde ölümün olduğu bir ressam, tüm güvensizliklerinin içinde onu buldu. Chaeyoung, Maria Puder değildi fakat Jeongguk hiç resmedilmemiş tablosu olan bu kadının gözlerine baktığı ilk andan sonra...