1 ❦ uyumsuz

334 47 341
                                    

❦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Fransa, Lille
Aralık 1987
Park Chaeyoung

"Seni de, yapacağın işini de istemiyoruz, yeter ki kovulmanın gereğini yap ve git buradan!"

Yüzüme kapanan kaçıncı kapı olduğunu saymayı bıraktım.

Suratıma çarpan kapıyla birlikte sarı saçlarım omuzlarımın gerisine doğru usulca süzüldü. Dudaklarımı aşağılanmışlık hissiyle birbirine bastırıp dolmaya başlayan gözlerim ve ardından sızlayan burnumla birlikte pastanenin kapısının önüne bırakılan paltom ve çantam, boynumda hâlâ öylece duran siyah garson önlüğüyle birlikte bir yerden daha kovulmuş, istenmemiştim.

Lille'in sokaklarının ortasında bir kez daha rezil edilmiştim.

Evden kovulduğum günün üstünden tam iki hafta geçmişti. Arkadaşım Roselie sayesinde sokakta kalmaktan son anda kurtulmuş, ailesinden gizli bir şekilde o geceyi onun odasında geçirdikten hemen sonra sabah bana bir iş bulmamız gerektiği hakkında konuşmuştuk.

Berbat bir hâldeydim. Beş parasız bir şekilde sokağa atılmış, arkadaşımın evinde gizlice uyuyup ertesi gün bulduğumuz ilk iş ilanına başvurup dükkanda geceleri kalmak pahasına anlaşmıştık.

İlk işim fazla işlek olmayan bir kafede kasiyerlik yapmak olmuştu. Sadece bir hafta sürmüştü; gece boyunca personel odasında kalmam başta anlaşmış olmamıza rağmen patronumu rahatsız etmiş, işlerimi iyi yapmadığım konusunda da beni suçlamıştı; onun için uyanık değildim, başıma buyruktum, müşterilere kaba davranıyordum. Oysa sadece kendimce iletişim kurmaya çalışıyordum.

Oradan kovulunca yine bir geceyi Roselie'nin evinde geçirmiş, ailesinden özürler dileyerek evden ayrıldığımda ise bulduğumuz ikinci işim de Roselie'nin komşusu Bayan Amelia'nın üç yaşındaki oğluna bakmaktı. O evde kalabilecek olmam da benim için iyi bir artı gibi görünse de, oradaki işim de dört gün sürmüştü; oğullarını ağlattığım ve ona sert davranıp huzursuz ederek korkuttuğum için kovulmuştum. Huysuz ve yaramaz bir çocuklarının olması benim sorunum değildi, sürekli saçlarımı çekip kollarımı ısırması sabrımı taşırmıştı.

En son işim ise bu pastanede garson olarak çalışmaktı. Müşterilere kaba davranıp diğer çalışanlarla ekip olmak yerine başıma buyruk ve ukala davrandığım için kovulmuştum. Biraz ısrar gösterince ise beni sürükleyerek kapının önüne koymaları çok da zor olmamıştı.

Evet, ben kusursuz bir yapbozun en uyumsuz parçasıydım.
İstenmeyen, kutunun içinde unutulan ve varlığından bir süre sonra rahatsızlık duyulup çöpün dibini boylayan o parça bendim.

İletişim kurmak konusunda problemi olan sahiden hep ben miydim? İnsanların bana karşı saygısızca ve yargılayarak kurduğu cümlelerin sonucunda onlara ağızlarının payını vermek neden beni suçlu veya uyumsuz biri hâline getiriyordu ki?

Cigarettes After J ❦ rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin