Bölüm-1

81 19 95
                                    

*müzik önerileri* Türkçe- Adamlar- Doldum / yabancı- jealousy (pacify her)

Sabah iki kişilik yurt odamda gözlerimi monoton alarm sesiyle açtım. Alarmı durdurduktan sonra telefonumun yanında duran not gözüme ilişti. notu oda arkadaşım Nisanur'un yazdığını el yazısından anladım, notta vermesi gereken proje ödevleri olduğu için erkenden çıktığını anlatmıştı. Bunu umursamadım çünkü zaten hemen hemen her gün çok erken odadan çıkan oda arkadaşıma alışmıştım.

Yataktan kalkıp guşa girdim, duş jelinin ferahlatıcı kokusu beynimde bir soğuk su etkisi yarattı. Duştan çıkıp giyindim, çantama hızlıca kitapları tıkıştırdıktan sonra odadan hızlıca çıktım. Çok geç kalmamıştım ama her yere vaktinde gitmekten hoşlanırdım.

Okulumuz basit bir anadolu lisesi olmasına rağmen farklıydı. Yurtlar okula duvarlarla bağlıydı, orta kat olan 3. katta bir duvardan geçiş hattı vardı. Böylece okulun 3. katına dışarı çıkmadan girebiliyordunuz. İlk zamanlar bana da garip gelse de 1 yıl geçtikten sonra bu garipliği kendi lehime kullanıp mont taşımamaya alıştım.

Okulun 3. katına ulaştığımda kendi sınıfım 10/A'ya girdim. Sınıf her zamanki gibi doluydu, çünkü hepimiz Okulun yurtlarında kalıyorduk. Kimilerinin nedenleri açıktı, kimileri ise söylemekten yana değildi.

Sessizce yerime oturdum ve o sırada kantinden gelen Ceylin ve Murat beni gördü. eylin hemen elindeki yiyecekleri sevgilisinin eline tutuşturup bana sarıldı. Kız her sabah istisnasız bana sarılıyordu. Bunun sinir bozuculuğunu asla açıklamazdım kalbi kırılmasın diye. Bu günde böyle yaparak sarılmasına karşılık verdim.

Ceylin cıvıldayarak konuştu, "Günaydın Gizem'im." Sırıtarak cevap verdim, "Günaydın Ceylin'im. Ayrıca sana da günaydın Murat."

Murat elindekileri masaya bırakarak nefeslendi ve cevap verdi "günaydın 'deli'" Güldüm. Bana sınıftaki herkes deli derdi, çünkü bazen çok fazla sinirlenip kavga çıkartabiliyordum. Bu istemsizdi ama lakabımdan memnundum.

Ardından gözlerim sevgilim Sarp'ı aradı. O yine Ece'nin masasının üstüne oturmuş Ece ile sohbet ediyordu. Aldırış etmemeye çalıştım çünkü fazla sahiplenici insanlardan nefret edergim her zaman. Ben onlara odaklanırken Irmak'ın bana seslendiğini fark etmedim. En son beni sarsmasıyla ona döndüm.  Bana tatlı bir selam verdikten sonra ne yaptıklarına baktım. Ceylin ile Murat online bir oyun oynuyordu, oyun takım oyunuydu ve takımlar iki kişilikti, sonrasında Irmağın sevgilisi ya da çok yakın bir arkadaşı olmadığı için oyuna girmediğini fark ettim. Onu neşelendirmek ve kafamı dağıtmak için oyuna girmeyi teklif ettim. Sevecenlikle kabul etti. Oyunu oynadık ve 10 dakika geçti, oyunu ben ve Irmak kazandık. Biz neşeyle sevinirken Alev yanımıza geldi.

"Selam, ne yapıyorsunuz?" Ceylin şakacı bir asık surakla cevap verdi, "Irmak ve Gizem'e yeniliyoruz." Alev kıkırdadı ama sonra tekrar eski ses tonuyla konuştu; "İlk ders Matematik ama öğretmenimiz gelmedi, ders başlayalı 20 dakika oldu ama öğretmen yok, bir bilginiz var mı?"

Biz de bu daha önce fark etmediğimiz konuda şaşırdık ve aklımızda bu soru dolaşmaya başladı. Ardından benim önümde oturan Kübra cevapladı, "bu gün öğretmen izinli, kafanıza göre takılın."

Şaşırmıştık çünkü çoğu matematik öğretmeni gibi bizim öğretmenimiz de kolay kolay derse girmemezlik yapmazdı. Ama bu bizi üzmedi çünkü telefonla oynamak tabi ki daha eğlenceliydi. Biz bu şoku atlatana kadar Kübra eski ciddiyetiyle kitabına geri döndü. Kübra sınıf başkanımızdı ama bunu biz seçmiştik, kız zaten liderlik duygusuna sahip olduğunu belli ediyordu. bizde bu yüzden onu bir "ablamız"mış gibi görüp saygı duyardık.

DOLU DÖKÜM OYUNU-1 ^kaçanlar ve saklananlar^Where stories live. Discover now