Bölüm-2

58 16 45
                                    


*müzik önerisi* Türkçe; Recep Kahraman- Bırakma kendini / yabancı; Straykids- taste 

Bir anda her şey donmuş gibi oldu. Sanki havadaki oksijen bile durmuştu ve nefes alamıyordum. Biz bunun olmasını beklemiyorduk. Biz bunun bir saçmalık olmasını bekliyorduk. Öyle olmasını istiyorduk. Her şeyin bu kadar hızlı oluşması ise sarsıldık. Ardından kimsenin kabul etmediği ya da etmek istediği şeyi Deniz yavaşça dudaklarından saldı,

"Lanet gerçek ise aramızda bir katil var..."

Bunun üzerine kanım dondu. Bu bilgiyi beynim silmişti aslında. Lakin bir şey akıldan silince gerçek hayatta da silinecek diye bir kaideye sahip değil bilgiler. Bu bilgi hepimizi korkutuyor olsa da gerçek olan bir şeyi kabullenmemiz gerekiyordu. Beyinlerimizin bilgiyi işlemesi ortalama otuz saniyeyi buldu. Ece sessizliği bozan oldu, "Katil kimse söylesin, hemen." 

 bu soruyla hepimiz afalladık ve ilk konuşan Ceylin oldu, "Kes şu aptal soruları..." Sınıfımızın en sevimli ve pozitif kişisi olan Ceylin'nin sesi bile buz kadar soğuk ve keskindi, bu beni daha da çok gerdi.

Ece hemen savunmaya ve laf yetiştirmeye başladı ama Murat sesi en az Ceylin'nin soğuk tonundaki sesiyle konuştu, "Şu an tek derdimiz senin saçma soruların ve laf yetiştirmen değil Ece şimdi sus." Buna hiçbirimiz sözlü olarak hak vermesek de herkesin içinden buna hak verdiği belliydi. Ece de bunu fark etmiş olmalı ki hemen sustu. 

Sonra sanki tekrardan bir uyarı gelmiş gibi beynimizde aramızda katillerin olma fikri geldi ve herkes birbirine sert, şüpheli şekillerde bakmaya başladı. En son bunun böyle gitmeyeceğini anladığımda konuşmaya başladım;

"Bu böyle olmaz, bence guruplara ayrılalım, ve yapabilecek neyimiz var buna bakalım, ne de olsa buradan elimizi kolumuza sallayarak çıkamayacağız..." Bu fikrie herkes hak verdi ama ilk soru da şu an uyuyamayacak kadar korkmuş Emre'den geldi; "peki ne arayacağız?" Bu soru bana bile fazlaydı, bu yüzden bakışlarımı Kübra'ya çevirdim ve gözlerimle "bana yardım et" dedim. O da bunu anlamış olacak ki konuşmaya başladı;

"Üç guruba ayrılalım, biri yiyecek ve içecek arasın, biri telefonun çekebileceği bir sinyal arasın, biri de yurtlara gidip bir anormallik arasın." Bunu bir emir gibi algılarıp gruplaşmaya başladık. Ben bunun üzerine hemen yiyecek ve içecek aramak için Ceylin, Irmak ve Murat'ı yanıma alıp sınıftan çıkarken bir el bileğimi sertçe tuttu. Korkuyla aniden dönüp kim olduğunu anlamadan bacaklarının arasına tekme attım, ardından acıyla karışık bir inleme sınıfı doldurdu ve vurduğum kişi sertçe bir küfür etti;

"Allah iyiliğini versin Gizem o nasıl vuruş-" Bu sözlerden sonra vurduğum kişinin Alev olduğunu anladım ve tersledim, "Bana aniden dokunursan olacak bu Soylu." Ona yeniden soy adıyla seslenmiştim ve bunu tek umursamayan bendim, bunları söylerken cevap hızlı geldi,

"sadece seni durdurmak istedim sert kız." Bu lakap hoşuma gitse de duygularımı gizledim ve terslemeye devam ettim, 

"bunun için bana seslenebilirdin Soylu..." Ona soy adıyla seslenmem pek hoşuna gitmiyor gibi görünüyordu. "Her neyse bende sizinle geliyorum." benden önce Irmak soruyu ortaya koydu; "neden?" Alev kurnazca sırıttı, "Öncelikle dört kişisiniz, yani bir kişiye daha ihtiyacınız var, ayrıca korumak istediklerim var." 

Son sözlerdeki imayı hepimiz fark ettik. Ben bunu daha fazla umursamayıp bu imayı Irmak için söylediğini varsayarak yürümeye devam ettim, "Peki gel ama eğer bana bir daha öyle dokunursan bil ki acın daha beter olacak Soylu." Sonra ekipçe sınıftan çıktık ve Alev de peşimizden gelerek Murat'a  kolunu tutturup bizimle ilerlemeye başladık.

DOLU DÖKÜM OYUNU-1 ^kaçanlar ve saklananlar^Where stories live. Discover now