Bölüm-4

50 14 103
                                    


*müzik önerisi* türkçe; Nova norda- Elveda / yabancı; Sickick- Intro infected

Kanla kırmızı olmuş saçlar içimi derinden yaktı, Enes'in albino saçlarına toka taktığımız zaman bana saçını kırmızıya boyatmak istediğini söylemişti. Keşke bu gün de isteği gerçek olmasaydı...

Alev de benden farksız şokta gibiydi. Bana dediği tek şey "Kızları uyar, KOŞ" oldu. çok otoriter bir ses tınısı da olsa yadırgamadan koşmaya başladım. Alev de bana ayak uydurdu. Üçüncü kata vardığımızda yollarımızı ayırdık. Ben kızlar yurduna koştum, Alev ise erkekler yurduna. 

Bizim kızların olduğum kata vardığımda var gücümle bağırdım "Emir katil, yardım edin!" Bunun üzerine herkes koşarak odalarından çıktı. Peşimden gelmelerini elimle belirtirken bıçağımı elime aldım ve erkekler yurduna doğru koşmaya başladım. Kızlar arkamdan gelirken konuşmaya devam ettim, "Enes'i öldürmüş cesedin olduğu yerden geliyordu şerefsiz-" 

Cümlemin bitmesiyle erkekler yurduna girmemiz bir oldu. Girdiğimizde Emir yere ters kelepçe şeklinde bilekleri plastik kelepçeyle bağlı şekilde duruyordu. Alev başta olmak üzere herkes başında dikiliyordu.

Kafamı acele ve korkuyla Alev'e çevirdim, "yaralı var mı?" Yüzünde ciddiyet olsada sesindeki keyfiyle cevap verdi, "Merak etme her şey yolunda Astronomi" son cümlesini bir ünvan gibi söyledi. 

Ardından ilk soru Azra'dan geldi, "Onu ne yapacağız?" Deniz net bir şekilde yanıtladı "öldüreceğiz." Bu ben bile aşan bir konuydu. Irmak gergin bir ses tonuyla konuştu; "Peki aramızda gönüllü var mı?"  Her kes birer adım geri çıkarken Emir kaderini kabul etmiş gibi kurbanlık koyun gibi sessizce duruyordu ortamızda

Kimsenin gönüllü olmaması üzerine Kübra iç çekti. "Ben hallederim, midesi bulananlar lütfen yurttan çıksın." Sözleri bir buz kadar soğuk ve keskindi. Ece ve Nisa beklemeden çıkıp gitse de geri kalanlarımız Emre'nin öldüğüne emin olmak istiyordu. 

Kübra kendi bıçağını sol eline alıp Emir'in bıçağını yanından aldı, ardından kontrol etmek için elinde evirip çevirdi. sonra hızlıca boynunu üzerinde "EMİR SAYGIN" yazan bıçak ile Emir'in boynunu boydan boya yardı. 

Emir acıyla bağırdı. Bağırması kulağımızı yaktı. İki yıldır yakın arkadaşımızın başka birimizi öldürmesi ve acı dolu çığlıklarını duymak bizi çok sarstı. Kübra işini bitirince geri çıktı ama Emir'in boynundan fışkıran kan yine de üstüne bulaştı. 

Hiç ciddiyetini bozmadan Emir'in bıçağını yere bırakıp kendi bıçağını yerden aldı ve arkasını dönüp yürümeye başladı; "Cesedi ayak altı olmayan bir yere koyun ki Ece ve Nisa'nın pisliklerini yerden silmek zorunda kalmayalım. Ben duşa girmeye gidiyorum."

Bu sakinliği şaşırtsa da o Kübra'ydı, her zaman sakindi ve zaten tıp okumak istediği için kandan korkmadığını biliyorduk. Ancak bu kadarını hiçbirimiz beklemiyorduk. Sarp ve Onur sessizce Emirin kanla boyanmış soluk vücudunu en üst kattaki depoya götürürdüler. Ceylin ve Irmak ise banyodaki dört kova paspası getirdiler ve birer tane alıp yerdeki kanı silmeye başladı. Ben de onlara eşlik ettim. Alev de son paspası alıp bize yardım etti. 

Arkadaşımız hakkında kimse konuşmaya yeltenmiyordu. Hepimizin iki yeni yarası vardı, en ufak bir söz bile oraya tuz basmak olurdu. Biz bunları yaparken Efe, Emir'in bıçağını yerden alıp baktı. Uzunca düşündükten sonra onu alıp çöp kovasına fırlattı sinirle ardından Onur ile Saro'ın gittiği yöne doğru giderek gözden kayboldu.

İşimiz bitip kovaları yerine bıraktığımızda Alev yanıma geldi "Bıçağımı artık alabilir miyim?" Ne dediğini ilk anlamadım "Ne bıçağı?" "Hani sana bıçağımı vermiştim?" Ne dediğini anladığımda elim kemerime gitti ama orada sadece kendi bıçağım vardı. Gerildim ve aynanın karşısına geçip kendi etrafımda dönerek aradım. 

"Yok, düşürmüşüm-" Bunu duymamızla hızla kızlar yurduna tekrar koştuk. Bıçağı aramaya başladık. Her tarafa baktık ama bulamadık, bu beni daha çok gerdi. "Ne yapacağız?" Sesim endişeli çıktı. Alev de en az benim kadar gergindi "Bilmiyorum, başka kesici bir şeyim de yok, kendimi nasıl savunacağım hakkında da hiç bir fikrim yok." 

O an kendimi çok mahcup hissettim çünkü suçlusu bendim, kendisi sırf ona güvenmem için kendinden ödün veriyordu ama ben onun güvenini kırıyordum. Aniden aklıma bir plan geldi.

"Ben bıçağımı sana vereyim, sen odandan eşyalarını al benim odamda kal zaten Nisa abisi Deniz ile kalıyor. Bıçağını bulana kadar Nisa'nın yatağında yatarsın?" Bu soruyla afallasa da başını salladı. Bunun üzerine hemen bıçağımı eline tutuşturdum ve kendi odama girdim.

Beş dakika sonra kapımın tıklatılmasıyla telefonumun başından kalktım. Kapıyı açtığımda Alev ufak bir sırt çantasıyla karşımda duruyordu.  Dağınık saçları gözümden kaçmadı ama çok dikkat etmemeye çalıştım. Bir adım geri çıkarak içeri girmesi için yol açtım. 

İçeri girdiğinde kapıyı kilitledim ve bakışlarım Nisa'nın yatağına çantasını bırakan Alev'e döndü. "Gözüne çarpan bir terslik var mı?" Şeftali rengi dudakları yine güven verircesine gülümsedi. "Hayır Astronomi, her şey yolunda, oda arkadaşım onur bile uyuyordu." bu sözleriyle tuttuğumu fark etmediğim nefesimi bıraktım. 

Bunu gören Alev hafifçe sırıttı. Sonrasında kendi odasındaymış şekilde eşofman takımıyla yatağa uzanıp kitap okumaya başladı. Ben de bu rahatlığa uyum sağlayarak kendi yatağımda telefonla oynamaya başladım.

Bir süre sonra mırıldanarak konuşmaya başladım "Alev?" Bana cevap verirken başını kitaptan kaldırıp bana çevirdi "Efendim Astronomi?" "Benim uykum geldi senin içinde uygunsa ışıkları kapatayım mı?" Cevabı oldukça nazikti "Tabi ki, benim de uykum var"

Bunun üzerine kalkıp ışıkları kapattım. Yatağıma geri dönüp yorganı üzerime çekerken Alev sevecen bir ses tonuyla konuştu "Bakıyorum da artık bana Alev diyorsun." bu sözü üzerine yordun sesimle cevap verdim "Sadece çok yorgunum." Güldüğünü göremesem de nefesinden anladım.

Uyku beni içine çekerken son duyduğum söz "Keşke hep uykun olsa Astronomi" oldu.

Sabah istemsizce erken uyandım, telefonuma baktığımda saat daha 09.44'tü. İçimde bir şeyler uyanmıştı. Tam ayağa kalkıp su şişeme uzandım ki dışarıdan koşma sesleriyle irkildim. Bu sefer Bağıran kişi Efe idi 

"KALKIN KIZLAR ALEV KATİL"

evettt yine heyecanlı bir yerde kesiyorum (zevk alıyorum bundan) daha yazacaktım ama saat geç oldu (saat 01.519) birileri için hemen yazdım (bilir o beniii :>) umarım beğenirsiniz

yeni bölüm öğleden sonra gelir, her zamanki gibi eleştirilerinizi bekliyorum

Uykularımdan bile vaz geçtiğim bu yolculukta yanımda onal herkese sonsuz teşekkürler, canımsınızzz

o güzel yorumlarınızı ve oylarınız esirgemeyin, iyi gecelerrrr

-SiyahGümüş

DOLU DÖKÜM OYUNU-1 ^kaçanlar ve saklananlar^Where stories live. Discover now