biraz yorgun gördüm, oturmaz mısın?

3.3K 126 83
                                    

Mesajı aldıktan sonra Yaman koştura koştura Cesur'un evine gelmişti. Tehdidin kimden geldiğini bilmese de kim hakkında olduğunu biliyordu: Zafer Demirhan.

Alaz'a söylediklerinde yalan yoktu aslında. Hayatları boyunca pek çok düşman edinmişlerdi ama sadece tek bir kişiyi ailesinden koparıp almışlardı. O yüzden cevabı bulması çok uzun sürmemişti. Eve geldiğinde içeride Asi ve Alaz'ı bulmuştu. Mesaj hakkında iki cümle ettikten sonra üçü de konuşmadan beklemeye başlamıştı. Asi'nin Yaman'ın sırrı ağzından kaçırmasına karşı öfkesi ve Alaz'a karşı duyduğu mahçupluk yüzünden ikisiyle de üç beş kelimeyi zor etmişti. Yaman, Cesur'u arayıp onu hemen eve çağırırken Cesur zaten yolda olduğunu söylemişti.

Büyük koltukta aralarında birkaç santim mesafeyle oturan Asi ve Alaz'la göz göze gelmekten çekinerek, koridoru gören tekli koltuğa geçmişti Yaman. Orada oturup bacağını sallayarak sadece Cesur'un gelmesini bekliyordu.

Asi ona bakmıyordu. O Asi'ye bakmıyordu.

Alaz ondan gözlerini kaçırıyordu. Yaman, ona bakmaya korkuyordu.

Asi ve Alaz'ınsa kaçamak bakışlar paylaştığını görebiliyordu.

Sonunda kapıdaki anahtar sesi duyuldu sonrasında da sertçe çekilen kapının gümbürtüsü.

Cesur hızlı ve sinirli adımlarla salona girdiğinde gözleri Alaz'a kitlendi.

"Bunun ne işi var burada?" diye sordu Cesur Alaz'ı göstererek ve Alaz kafasını iki yana sallayıp söylendi. "Lan anlattınız mı?"

"Anlatmadım." diye cevapladı Yaman kısık bir sesle.

"Benim zekamı hafife almışsınız." dedi Alaz da pişkin bir sırıtışla.

"Aman sende zeka varsa ben de İngiltere kralıyım." diye cevapladı Cesur Alaz'a pis pis bakarak.

"Bir rahat durun!" diyerek ayağa kalktı Yaman. "Sana da geldi mi mesajlar?"

Cesur'un sessizliği hepsi için yeterli bir cevaptı. Asi yutkundu ve endişeli gözleri Alaz'a doğru döndü. Her zaman çekildiği o ela gözler Asi'nin korkudan titreyen gözlerinin aksine yumuşak bakıyordu ve ona güven veriyordu. Alaz'ın içinden uzanıp Asi'nin elini tutmak, onu rahatlatmak geçse de henüz nasıl bir sınırları olduğunu bilmiyordu. Birkaç saniye Asi'nin titremeye başlayan eline baktı.

Ve dayanamadı.

Uzanıp Asi'nin dizinde duran elinin üstüne kendi elini koydu. Tam olarak elini tutmuş sayılmazdı ama artık elinin altında duran ufak el titremiyordu. Asi'nin simsiyah, parlak gözleriyse önce ikisinin ellerine kaydı. Sonra kendisi de diğer elini Alaz'ın elinin üstüne koydu.

Gözleri tam birbirlerine kayacakken Yaman konuşmaya başladı.

"Hassiktir." dedi Yaman sinirle ve küçük salonda volta atmaya başladı. "Ne oluyor şimdi birdenbire? Ne ailesi vardı ki o şerefsizin? Kim bizle-

"Tolga." diye cevapladı Cesur derin bir sesle.

Bu mesajı kardeşleri de almasaydı Cesur, onlara hiçbir şey anlatmadan her şeyi kendi başına çözmeyi planlıyordu. Gerekirse bir cinayetin yükünün daha altına girecekti.

Ama şimdi, onlardan bunu gizlemenin herkesi sadece daha fazla tehlikeye sürükleyeceğini biliyordu. Kendisinin öğrendiği gibi onların da nasıl bir düşmanla, pislikle karşı karşıya olduklarını öğrenmeleri gerekiyordu.

Özellikle onlara eskiden bu kadar yakın olan birinin düşmanları olması...eğer gerçekleri bilmeseler hazırlıksız yakalanmaları çok olasıydı.

bir ayrılık şarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin