son bir aşk gibi

1.1K 60 116
                                    

merhabalar,

twitter'da yazdığımı buraya da yapıştırıp birkaç şey eklemek istiyorum. 

yabani'den önce hiç türkçe fic yazmamıştım. olmayacağını düşünüyordum. beceremeyeceğimi. sonra buradaki dostlarımın gazıyla bir işe giriştim ve o bizi kendi evrenimi yaratmama kadar götürdü. şimdiye kadar okuyan, yorum, yapan paylaşan herkese teşekkür ederim.

taaaa ocakta ilk attığım şeyi okuyup, beni destekleyen eve; bu hikayeyi birlikte kurduğum ve ilk bölümden beri benden daha heyecanlı, editörüm, hocam, yazı partnerim bec sizi çok seviyorum. olmasaydınız olmazdık.

saymak istediğim çok kişi var. her bölüm sonu flood yapan, yorumlarını benimle paylaşan,evrenin gerçek hissetmesini sağlayan, okuyan, paylaşan, bölüm soran, seven ve beinmseyen herkese; flashback bölümü ilhamı için atomichorizon'a çok teşekkür ederim.

gerçekten saymak istediğim çok isim var ama birini derim birini unuturum diye hiç girişmiyorum. "you know who you are, i love you" diyerek taylor'ı alıntılıyorum. bu süreç çok uzadı, bölümler arasına çok vakit girdi ama pes etmeyip benimle kaldığınız için teşekkürler.

bu arada ek olarak mental olarak kötü olduğum ve kendime dair 0 inancımın olduğu bir dönemde yarattığım bir şeyin böyle yankı bulması da beni acayip bir şekilde toplamıştı. bir ficten fazlasıdır benim için. bu hayatta bir şeylerde başarılı olduğumu, bir şeyleri başardığımı gösterdi. geleceğim için farklı kapılar düşünmemi sağladı.

ve tabi ki klasik olarak escapism'ime, daydreamingime yardımcı olup beni farklı dünyalara attı. kısacası, yine taylor'dan alıntılamak gerekirse "I hate it here so I will go to / secret gardens in my mind / People need a key to get to/ The only one is mine" ama tabi burada tek anahtar bende değil, size de birçok kopya bıraktım. birlikte bu evrende var oldu, bu evreni var ettik. yaptığım kolajlar, editler, playlistler...her şeyle besleyip ortaya böyle büyük bir dünya attığım içinçok mutluyum.

bölümler arasına giren vakit galiba bir şeye değdi çünkü bölüm çok çok içime sindi. umarım sizin de sinirken. son kez bir ayrılık şarkısı karşınızda.

*not: hala 20 bin kelimelik bölümlerimin okunmuş olduğuna inanamıyorum

1.5 ay sonrası Alaçatı

Asi, yakıcı öğlen sıcağının altında yürürken bulduğu her gölge alana kaçmak istediği için sürekli yolunu değiştiriyordu. Karşıdan karşıya geçiyor, kaldırımda ağaçların altına denk gelmek için zikzaklar çiziyordu. Kafasındaki ona biraz büyük gelen şapkayı, birden artan rüzgarda uçmasın diye tutarken markete gelebilmeyi başarmıştı sonunda. Yüzüne çarpan klimanın soğukluğuyla nefes aldıktan sonra eline bir sepet alıp market rafları arasında gezmeye başladı. Tam sebze reyonundayken telefonundan gelen mesaj sesiyle biraz duraksadı.

Cebindeki telefona bakıp gereksiz bir kampanya mesajı olduğunu görünce oflayarak gözlerini yumdu bir anlığına. Bu aralar hep gereksiz mesajlar alıyordu sadece.

Sepete attığı brokoli, domates ve biberlerle birlikte diğer reyonlara doğru ilerledi. İşi bittiğinde sepet tepeleme dolmuştu. Hasılatının içine tavuk, ekmek, üzüm ve birkaç atıştırmalık da eklenmişti. Son anda aklına gelen birayı da aldıktan sonra kasaya varmıştı.

Evin yolunu tuttuğunda acaba tavuğu çok mu aldım diye düşünüyordu sadece. Böyle gündelik sorunları düşünerek kendini hayata bağlamaya başlamıştı. Başka şeyleri düşünmüyordu. Düşünmemeliydi.

Yanından birbirlerine sarılarak genç çifte bir gülümsemeyle bakarken omzunun üstünden uzaklaşmalarını izlemeye devam etti. Bu sıcağa rağmen birbirlerinden birkaç saniye bile ayrı duramayışlarını çok iyi anlıyordu Asi. Yanındayken bile birini özlemenin ne demek olduğunu biliyordu. Tekrar kafasını önüne çevirirken bu genç aşıkların hiç birbirlerinden ayrılmak zorunda kalmamalarını umdu.

bir ayrılık şarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin