yeniden buluşur mu gözlerimiz?

2.3K 72 108
                                    

Merhabalar,

İki hafta sonra tekrar birlikteyizzzz. Umarım bu bölümü seversiniz. Ben artık yazarken biraz zorlanmaya başladım. Galiba yoruldum, diziden biraz uzaklaştım. Ama hakkıyla yazabilmek istediğim için içime sinmeden paylaşmıyorum. Çok emeğim var ve güzel bitsin istiyorum. Sizin için de güzel bitsin istiyorum. 

Son zamanlarda ciddi zor günler geçiriyorum. O yüzden de yazmakta biraz zorlandım, hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Yaşamak bazen insana gerçekten ağır geliyor. Kurgusal dünyalar bile yardım etmeyince anlıyor insan...

Başta yüksek başlayıp biraz durulup sonra yükseldiğimiz bir bölüm oldu bu. Özellikle ortalarda çok sevdiğim bazı sahneler var umarım siz de seversiniz <3

Ayrıca, 10.bölümde final yapacağımızı söylemek istedim. Artık hikayenin toplanma zamanı da geliyor. 5 bölüm olsun diye çıkmıştım buralara geldik...

Okuyan herkese teşekkürler!

-----------------

Asi ilk duyduğu silah sesinden sonra sesler kesilmeyince kulaklarına daha çok bastırmaya, gözlerini daha sıkı yummaya başladı.

Tek kurşunla işi bitirebileceklerken sıkmaya devam etmeleri sadece ve sadece acımasızlıktı. Ne istiyordu Tolga? Asi'nin daha çok korkmasını mı, acı çekmesini mi? Alaz'ı delen her bir kurşunu, onun her yerinden akan kanları düşünüp delirmesini mi?

Çünkü delirecek gibi hissediyordu Asi.

Daha bir gece önce ellerinin dolaştığı saçlarda, alnının değdi alında, kucağında yatan o başta kim bilir kaç tane delik olmuştu? Saçları yapış yapıştı belki kanlardan. O kumral renkleri kızıla çalmaya başlamıştı.

Acaba canı ne kadar yanmıştı? Her kurşunla yanmaya devam etmiş miydi yoksa ilk kurşunla çoktan gitmiş miydi?

Bıçak yarasından daha fazla acıtmış olmalıydı. Asi sonradan onu tatmıştı; Alaz'la aynı acıyı hissetmişti.

Yine Alaz'ın acısını hissetmek istiyordu, sanki zaten şu anda hissetmiyormuş gibi.

Alaz'la birlikte o da yok olmak istiyordu.

Tam o anda onu sıkı sıkı saran iki kolu hissetti. Sonra da güçlü iki el kafasını aşağı bastırıyordu. Yaslandığı göğsü, etrafına sarılan kokuyu ve o göğsün içinde atan, çok iyi bildiği kalbi hissederek gözkapakları kıpraşmaya başladı. Korkarak açtığı gözleriyle birlikte kafasını hafifçe yukarı kaldırdığında Alaz'ın yüzüyle karşılaşınca ne yapacağını bilemeyerek vücudunun her yerini saran kollara tutundu.

Silah sesleri bittiğinde Asi ne olduğunu anlamamıştı. Ne olacağını da. Alaz'ın göğsünden ayrılıp gözleriyle karşı karşıya gelmek, gerçekliğinden emin olmak istese de Alaz hala onu bağrına bastırmaya devam ediyordu. Asi de bitap haliyle oraya yaslanmayı seçti.

Ancak her şeyin bittiğinden emin olduktan sonra Alaz kollarını yavaşça çözdü ama Asi'yi bırakmadı. Kocaman açılmış, panik dolu gözleri onun vücudunda gezerken en ufak bir yara belirtisi arıyordu.

"Asi, iyi misin? İyi misin?!" diye sordu hızlı hızlı. Kelimeleri birbirinin üstüne biniyordu. Gözleri deli gibi Asi'nin iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu, elleri titriyordu. Ne yapacağını, nereye bakacağını şaşırmıştı. "Yaralandın mı? Acı-acıyor mu bir yerin?"

Asi'yse hala şokunu atlatamayarak duyduğu sesin gerçekliğini sorguluyordu. Alaz'ın kafasına silah dayamışlardı. Tetiği çekeceklerdi. Çekmişlerdi. Asi sesini duymuştu.

bir ayrılık şarkısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin