Evrenin bir köşesinde, Simon Galaksisi'nde canavarlar, yaratıklar, farklı ırkta insanlar, özel güçleri olan insanlar ve büyücülerle, dolu bir dünyada, yaratılıştan birkaç yüz yıl sonra doğan insanlar, gökyüzünden gelen bir deri parçasını fark ettiler. Üzerinde o zamanın antik yazısıyla "𝐊𝐚𝐫𝐚 𝐊𝐨𝐫𝐬𝐚𝐧ı𝐧 𝐃𝐨𝐠̆𝐮𝐬̧𝐮 𝐯𝐞 𝐘𝐮̈𝐤𝐬𝐞𝐥𝐢𝐬̧𝐢" yazıyordu ve yanında Kara Korsan dövmesi bulunuyordu. Ancak insanlar o zamanlar bu işaretlerin ne anlama geldiğini anlayamadıkları için görmezden geldiler.
O zamandaki insanlar bunun bir kehanet olduğunu ve ne zaman olacağını merak ettiler.
Derinin üstünde birçok yazı vardı ama göze çarpan alt kısmındaki "𝐊𝐀𝐑𝐀 𝐊𝐎𝐑𝐒𝐀𝐍 𝐆𝐄𝐋𝐄𝐂𝐄𝐊, 𝐊𝐎̈𝐓𝐔̈𝐋𝐄𝐑𝐈̇ 𝐘𝐄𝐍𝐄𝐂𝐄𝐊, 𝐊𝐀𝐑𝐀 𝐊𝐎𝐑𝐒𝐀𝐍 𝐆𝐄𝐋𝐄𝐂𝐄𝐊, 𝐃𝐔̈𝐍𝐘𝐀 𝐎𝐍𝐃𝐀𝐍 𝐊𝐎𝐑𝐊𝐀𝐂𝐀𝐊" yazısıydı.
O dönemdeki ilk insanlar korsanın ne olduğunu bilmedikleri için bu yazının anlamını çözememişlerdi. Gökyüzünden gelen bu yazıt, kutsal kabul edilip o zamanların tapınaklarına konuldu.
Dünyanın başka yerlerinde de farklı gök hazineleri düşmüştü, ancak bunlar hakkında çok fazla bilgi sahibi değillerdi.
Bu yazıt zamanla dilden dile dolaşarak krallıktan krallığa yayıldı ve gök hazinesi olarak tarihe geçti.
Savaşlar başladı, bitti; insanlar dünyanın dört bir yanına dağılarak kendi krallıklarını kurdu. Farklı ırklar, özel güçlü insanlar, büyücüler dünyada yaygınlaşmaya başladı. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları, yıllar asırları kovaladı. Gemilerle denizlere yelken açıldı. Korsanlar ortaya çıktı, yaratıklarla olan savaşlar artık sadece karada değil denizde de yapılmaya başlandı.
Kehaneti bilenler azalmıştı, ancak hala umut edenler vardı. Çoğunluk ise bu kehanetin eski efsanelerden biri olduğunu düşünüyordu. Tek kehanet bu değildi nasıl olsa. Farklı kötülüklerin kehanetleri de vardı.
Ve nihayet o gün geldi.
TAKİP ETMEYİ, YORUM YAPMAYI, OYLAMAYI UNUTMAYINNN...
YOU ARE READING
Kara Korsan EFSANESİ
Ciencia FicciónBir gün bir garip gezgin grubu gemiyle keşif yaparken, havanın karardığı ve dalgaların arttığı bir yere doğru istemeden çekildiler. Geriye dönmek isteseler de fırtınadan dolayı önlerini göremezlerdi. Bir vakit sonra gün ışığını gördüler ve oraya doğ...