1.1[flashback]

53 4 9
                                    




17. bolumumuz fınal olacak sanırım;)

Yazar'dan

Annesinin cenazesi üzerinden iki ay geçmişti. Minho hala babasına kırgındı ve tavırlıydı. İlk gün sarılarak ağlamıştı ama babasına karşı tabuları yıkılmamıştı. Babası ise elinden geleni yapıyor, Minho'dan vazgeçmiyordu.

"Oğlum, yemeğini beğendin mi? Yeni bir tarif denedim." oğlunun önünden aldığı tabağı yıkarken konuştu adam. Sonra Minho'ya dönüp gizli bir sır veriyormuş gibi eğildi. "Dedenin gizli defterinden." dedikten sonra doğrulup göz kırptı. Hafifçe gülümsedi Minho. Yavaş yavaş yumuşamaya başlamıştı babasına karşı.

"Yeni çıkan bir animasyon vardı, hadi hazırlanıp sinemaya gidelim. Olur mu?" dedi adam oğlunun önüne eğilip. Minho onu başıyla onaylayınca adam gülümseyip Minho'yu kaldırdı ve onu odasına gönderdikten sonra kendi giyinmeye başladı. O sırada arayan babasının telefonun açtı.

"Evet baba yemek yedik... Hıhım beğendi... Şimdi çıkıyoruz gel istersen sen de... Tamam seni bekleriz... Dikkatli sür." Babası da gelecekti ve birlikte gideceklerdi. Babası Minho'yu çok sever hep el üstünde tutardı. Minho, onun tek oğlunun tek oğluydu. En değerlisiydi.

Minho ve babası koltukta oturmuş sohbet ediyorlardı. Babası Minho'ya dedesinin geleceğini söylediğinde Minho çok sevinmiş ve heyecanla beklemeye başlamıştı. O sırada üst kattan gelen ve tüm siteye yayılan çığlık sesi ile irkildiler.

Minho tedirgin bir şekilde babasına baktı. Babası ona bakınca birkaç kez gözlerini kırpıştırdı ve "O neydi baba." dedi. Aylar sonra direkt yüzüne 'baba' demişti adamın. Adam bunun mutluluğunu daha yaşayamazken yukarıdan bir şeylerin düşme sesi geldi.

"Oğlum sen burada bekle tamam mı? Sakın ayrılma bir yere ben gelene kadar." dedi ve Minho'nun saçını okşayıp kalktı. Evden çıktığında asansöre gerek duymadan direkt merdivenden üst kata çıktı ve kapıyı çalmaya başladı. İçerideki sesler durmuştu ama kapıyı açan da yoktu. Adam vazgeçmeyip kapıyı yumruklamaya başladı.

Bu kadar ısrarcı olmasının bir sebebi vardı. O evden gelen sesin bir çocuğa ait olduğunu anlamıştı. O çocuk yerine kendi oğlunu koyup empati yapıyordu istemsizce. O çığlığın sebebini öğrenmeliydi.

Kapıya vurmaya devam ederken en sonunda kapının arkasından bir adam bağırdı. "Buradan siktir olup git yoksa seni kendi ellerimle öldürürüm." dedi adam. Minho'nun babasını korkutmaya yetmemişti bu. Yapılı bir adamdı ve eskiden boksördü. Korkmuyordu.

"Aç lan şu kapıyı yolunu sopunu siktiğim. Sana yemin olsun ki polis çağırırım. O çocuğu rahat bırak!" diye bağırdı Minho'nun babası. İçeridekiler etkilenmemiş gibiydi. Komşular da kapının önüne toplanmaya başlamıştı. Hiçbiri sesini çıkarmıyor sadece içeriden gelecek en küçük cevabı bekliyordu. En sonunda içeriden bir kadın sesi geldi.

"Evimde ne olup bittiği sizi ilgilendirmez. Çabuk buradan gidin ve kimseye hiçbir şey söylemeyin. Yoksa sizin için hiç iyi olmaz." dedi kadın.

Ancak Minho'nun babası tehtid edilecek adam değildi. Aklına gelen fikir ile hemen yan taraftaki güvenlik odasına girdi. Binalarında anonslar için hoparlörler bulunuyordu ve güvenlik odasından kontrol ediliyordu. Adam mikrofonu açtı. Telefonundan polis siren sesi açıp mikrofona doğru yerleştirdi ve kapının önüne geri döndü.

Komşular sessizce beklerken adam kapıyı yumruklamaya başladı. Ancak bir anda kapının açılıp içeri çekileceğini beklemiyordu. İçerideki adam onu içeri çekip yere fırlatmıştı. Hayvan gibi bir adam diye düşündü. Acıyla inleyip kafasını çevirdiğinde kan içinde yatan çocukla gözgöze geldi.

Why Don't You Protect Me? 'minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin