0:4

202 25 17
                                    




Jisung'dan

O günün üzerinden iki gün geçmişti. Morluklarım yeşil olmaya başlıyordu bu yüzden fondöten ile kapatabilirdim. Sırf bu yüzden fondöten almıştım. onların isteği ile. Ağrılarım dinmemişti ve kanayan yaralarım da hala yanıyordu. Nedeni çok açıktı, pansuman yaptırmıyorlardı.

İyileşmeme izin vermeden yeni yaralar açıyorlardı.

Bu iki günde okula gitmemiştim. Minho'ya da haber vermemiştim. Umarım unutmuştur. O an bir cesaretle göstermeye karar vermiştim ama şu an o cesaretimden eser yoktu. Acınası durumumu gözler önüne sererek daha da acınası gözükmek istemiyordum.

Yüzümdeki izler hafiflediği için bugün okula gidecektim. Vücudumda da sadece boynum dışarıda kalıyordu ona da fondöten sürecektim. Bunlar artık benim için rutin şeylerdi. Bu yüzden bugün okula gidecektim. Evde kalırsam iğrenç imalara boyun eğmek zorunda kalıyordum. bunun yerine okula gitmeyi yeğlerdim.

Yataktan kalkıp telefonumu cebime attım ve aynamın karşısına geçtim. hemen önümdeki çekmeceden fondöten ve süngeri aldım. Hafif hafif boynumdaki izlere sürerken canım acımıştı. Bu kadar kötü olmak zorunda mıydı cidden. Elimin üzerinde çok bir şey yoktu bu yüzden orayı es geçtim ve yerimden kalkarak çantamı alıp odadan çıktım. Mutfağın önünden geçerken şunu söyledi üvey annem,

"Hey Jisungie, okulda iyi zaman geçir tamam mı? Derslerini güzelce dinle~ ve yemeğini yemeyi unutma." Derken gülümsüyordu. Öbür kişiliğine geçiş yapmıştı. Eğer o bu kişiliğindeyken yaralarımı görse kafayı yiyecekti. Çünkü kötü tarafının yaptığı şeyleri hatırlamıyordu ve iyi tarafı da şefkatli bir anneydi.

Ona kafa sallayıp evden çıktım ve kapıyı arkamdan çektiğim gibi karşı dairenin kapısı açıldı. Beni gören Minho şaşkınlıkla gözlerini açtı ve etrafı kontrol ettikten sonra beni kolumdan tutup binadan çıkardı. Sanırım unutmamış.

Beni ıssız bir sokağa doğru çekti ve kenarda durduk. Bu sokak izbe ve ailemin hiç kullanmadığı bir sokaktı, bu yüzden bazen okuldan gelirken sırf beni bulamasınlar ve o eve biraz daha geç gireyim diye buradaki kedilerle oyalanırdım.

Durduğumuz yerde beni karşısına aldı ve biraz geri çekildi. Gözleri bütün vücudumda geziniyordu. Sanırım, şey... Endişeliydi?

Yaklaşık üç dakika vücudumu inceledi ama hiçbir iz bulamadı. Demek ki o fondöten markasını hep almalıydım. Vücut taraması bittiğinde gözlerini gözlerime çıkardı.

Birkaç saniye durduktan sonra hiç beklemediğim bir şeyi yaptı ve beni kendine çekip sarıldı. Sanki zarar gelmesinden korktuğu yeni doğmuş bir bebektim. Kolları tam olarak beni sarmıyordu, sanki vücuduma baskı yaparsa acıyacağını biliyormuş gibi. Her ne kadar o an kendimde olmasam da beni kucağına aldığı gün sırtımdaki ellerini ve yüz ifadesini fark etmiştim. Yaralarımı bildiğini biliyordum.

"Çok merak ettim seni. Şey oldun sandım... Okula da gelmedin. Ne olduğunu bilmiyorum ama eğer anlatmak istersen buradayım. Anlatmak istemezsen de buradayım. Anlatırsan anlattıklarını anlatmazsan sessizliğini dinlerim. Lütfen bir daha beni habersiz bırakma."

Açıkçası böyle düşünceli olması beni şaşırtmıştı. Kesinlikle bir anda bu düşünceleri öğrenmeyi beklemiyordum. Madem yakın olduğu birine zarar gelmesinden korkuyordu neden kendine zarar veriyordu?

Bir süre daha sarıldığında benden ayrıldı ve hiçbir şey söylemeden yan yana yürümeye başladık. Gerçekten anlatmak istemediğimi anlamış olmalı ki buna saygı duyuyordu. sessizliğimi dinleyebilirdi, benim için bir sakıncası yoktu. İsteklerime karşı saygılıydı.
Çok hoş.

Why Don't You Protect Me? 'minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin