KORSAN

34 3 1
                                    

Müzik: Sam Tinnesz feat. Zayde Wolf-Man or a Monster 

Görsel: Brandon (Çizim bana aittir, AI generated)

Herkese selam, iyi okumalarr ^^

Rüzgar giderek şiddetlenirken Edric son bir kez bu küçük, şirin köye göz gezdirdi. Köyü çevreleyen tepelerle ormanlar, yakınlardaki bir kaynaktan gelen suyun tatlı kokusu ve nice bitkiyle çiçeğin iç içe geçmiş bayıcı kokuları...

Bu bakir, saklı yere ve getirdiği kısa süreli ancak tazeleyici huzura ne de çok alışmıştı... Geçirdikleri tasasız günler birer serap gibi kaybolmuşlardı bile, önlerinde yeniden acımasız gerçeklerin yakıcılığı vardı.

"Binyıllardır bu köy, bu vadinin eteklerinde ve zirvelerinde kök salmıştır Edric. Geldiğinde burada olduğu gibi, döndüğünde de seni karşılamak için burada olacak." Delwyn'in sesiyle daldığı düşüncelerin derinliklerinden sıyrıldı ve ona doğru döndü.

Edric sahip olduğu her şeyi bu savaş için ortaya koymuştu ve zaferle geri dönmekten başka şansı yoktu. Her ne kadar bu sözlerin doğru olduğuna inanmak istese de bir kral ve komutan olarak olasılıkların da farkındaydı.

Yine de sözcükler Delwyn'in gülümseyen dudaklarından dökülürken gerçekleşmeye daha bir yakın gibi gelmişlerdi. Gülümseyerek Şifacı Leydi'ye döndü.

"Böyle huzurlu bir yeri ancak katıksız bir zafer onurlandırabilir nihayetinde, öyle değil mi? Elimden geleni yapacağım, hepimiz yapacağız. Ta ki güneş bir kez daha bu toprakların üzerinde ışıldayana dek..." Günlerdir kasvetli grilere bürünen gökyüzüne bakarken çenesi kasıldı.

"Tanrılar yanınızda olsun o halde... İşte, bu senin için." Delwyn avucuna altın bir madalyon bırakırken narin parmakları, kılıç tutmaktan nasır bağlamış parmaklarının üzerine kapandı.

Eli kendisininkine tutunur halde, geri çekilmeden oyalandığı birkaç saniyede Delwyn gözlerinin ta derinliklerine baktı. Sarı, çekik gözler sanki katman katman Edric'in ruhunu soyuyor, onu var eden özüne dokunuyordu.

Madalyon'un dışı özenle kazınmış, bir deniz kabuğuna benzetilmişti. Edric madalyonu açtığında parlak su dolu bir kristal ve diğer kapağa kazınmış bir yazıyla karşılaştı.

"Zor zamanlarda içini bir nebze ferahlatması için, kutsal gölümüzden bir lütuf..." Delwyn'in parmağının hafif bir hareketiyle kristal ışıldadı ve damlacıklar buz mavisi kristalin iç yüzeylerine çarptı.

"Ne yazıyor peki?" Edric'in parmakları kristalin üzerinde gezinirken su bir kez daha neşeyle kıpırdandı.

Delwyn yalnızca gülümsemekle yetindi ve "Artık gitme zamanı." diyerek diğerlerine döndü.

Genç feyler Morrigan ve diğerlerinin binmedikleri atları onlar için getirmişlerdi bile.

Edric çevik bir hareketle onun için getirilen beyaz kısrağın üzerine zıplamadan önce durdu ve Delwyn'e baktı. Onları izlemekte olan köylülerin, bilgiç bir gülümsemeyle uzaklara dalmış olan Nimue'nin ya da Fearghal'in Odhran'a dönüp fısıldadıklarının hayal meyal farkındaydı.

"Baba yadigarı kılıcım dışında, sahip olduğum tek şey bu." diyerek parmağındaki yüzüğü çıkardı.

Üzerindeki tek süs olan irice bir safir dışında basit, gümüş bir yüzüktü bu. Koyu mavi taş, Delwyn'in buklelerini andırıyordu. Babası bu yüzüğü eşleşme törenlerinin yapıldığı gün takması için annesine bizzat yapmıştı.

Şafak Kraliçesi (Gecenin Varisi Serisi #2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin