5 - Yemek Masası

571 52 12
                                    

Yetimhanedeki ablalardan biri aklıma düşmüştü. Her zaman dileklerimiz hakkında detaylı olmamızı yoksa evrenin her şeyi yanlış yerinden anlamaya müsait olduğundan bahsederdi. Onun söylediklerine anlam veremediğimizden dalgaya alırdık. O da sonrasında bizimle beraber gülmeye başlar ve bize göreceğimizi söylerdi. Şu anda gidip ondan özür dilemek istiyordum. O zaman güldüğümüz şeyler şu anda bir yerlerimi tırmalıyordu.

Her zaman sahip olmak istediğim evlerin birinin odasındaydım. Hatta burada hazırlanan bir odam vardı ancak bunu bu şekilde ister miydim? Şu anda ait olmadığıma inandığım o fabrika odasını özlüyordum. Orası bile buradan daha sıcak geliyordu bana. Burası daha sıcaktı ancak ruhum buz tutmuştu. Yalnız kalacağımı elbette biliyordum ancak bu derece de bir yalnızlık benim istemediğim bir şeydi. Bundan dolayı canımı yakarak ruhumu buzluğa atıyordu.

Misafir odası dedikleri yer girişin bir üst katındaydı. Balkondan aşağıya baktığımda çok rahat atlayarak kaçabileceğim tasarım hatalarına sahipti. Bir yerlere tutunarak aşağı inebilir veya çıkabilirdim. Buradan kaçamayacak olsamda en azından bunun umut vermesi güzel olmuştu. Odaya baktığımda bir banyosu vardı. Bir adet yatak, bir çalışma masası ve benim için koyduklarını düşündüğüm bir televizyon vardı. Fazla detaylı bir şey beklemiyordum zaten.

Odada bir adet balkon görmemle kendimi oraya atmıştım. Balkon aşırı derecede temiz olsa da bir sigara küllüğü görmem biraz sevindirmişti. Balkona girdiğimde sigaramı yakmıştım. Sigaranın verdiği huzuru veremeyen insanların olduğu hayatta sigaraya laf söylenmesini çokta sevmiyordum. Sigaramı içerken odama hışımla giren birini hissetmemle gözlerim kapıya gitmişti. İkimizde birbirimize bakarken yüzünde ki ifadesiz suratla beraber bende ifadesizliğimi koruyordum. Konuşmayacağını anladığımdan gözlerimi kararan havaya çevirmiştim.

- "15 dakikaya akşam yemeğinde ol ve dolabından adam akıllı bir şeyler giy."

Adamın konuşmasıyla saatime baktığımda akşam yedide yemek yediklerini anlamıştım. Sigaramı bitirdiğimden yenisini almam gerektiğini aklıma not düşmüştüm. Ancak burada sarma olanı nereden bulacağım hakkında hiçbir fikrim olmaması can sıkıcıydı. Çünkü diğerinden içseydim asla para yetiştiremezdim. Sanırım özleyeceğim insanların arasına tütüncüm de eklenecekti. Neyse ki bu aile tarafından kovulduktan sonra yine alabilecektim.

Aynaya baktığımda mahvolmuşluğuma gülümsemiştim. Yüzümde girdiğim kavgaların eseri olan yaralar yeni yeni iyileşirken izini bırakan bazı çiziklerse geçerken son demlerini yaşıyorlardı. Dudaklarımda ki çatlaklarsa bakımsızlığın esiriydi ve asla gözlerimden eksik olmayan kanda oradaydı. Uzun zamandır almadığım tüy şeklindeki sakallar kendini belli ettiğinden iyice evsiz stiline uyduğumdan gülümsemiştim. Onların ön yargısına hakverecek gibi oluyordum.

Üzerime bir şeyler geçirdikten sonra az önce buluduğumuz odaya doğru ilerlemiştim. Masaya geldiğimde herkesin masada olduğunu görmüştüm ve ben içeri girene kadar sessizce konuşuyorlardı. Beni kapıda görmeleriyle susmuşlardı ve bu yüzden benim hakkımda konuştuklarını anlamam zor olmamıştı. Onlara takılmadan masaya baktığımda boş olan yerin sabah benimle iyi anlaşan çocuğun yanı olduğunu fark etmem biraz olsa da rahatlamama sebep olmuştu. Ona gülümseyerek selam verdikten sonra diğerlerini görmemle beraber yüzüm yeniden ifadesizliğine kavuşmuştu.

- "Oğlum abilerinle tanış."

Herhangi bir tatsızlık çıkmaması için kafamı sallamıştım. Eğer benimseyeceğim abiler olsaydı hafiften sevinebilirdim çünkü hepsi kafa göz dağıtacak kadar kalıplıydılar. Bunlar o fabrikada yanımızda olsalardı sırtımız yere gelmezdi arkadaşlar. Fakat tam tersi olarak beni dövecekler arasında yer alıyorlardı. O yüzden bu adamı sadece kafa açmak için dinleyecektim.

Yitik Ruhun KanatlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin