Düzenleyemeden atıyorum.
Hatalarım varsa kusuruma bakmayın...---
Yanımdaki adamla beraber bir siteye girdiğimizde gittikçe üşüdüğümü hissediyordum. Bu ürpermenin yaşadığım korkulardan olduğuna emindim. Zihnim savaşma durumundan çıkarak gerçekliğe odaklanıyordu. Gerçekliğini kavramamla beraber hem korkularım hem de umutlarım artmıştı. Eğer ki iyi anlaşırsak bir ailemin olma ihtimali vardı. Her ne kadar istemediğime tamamen inanmış olsam da bilmiyordum. Daha önce hiç tanımadığım bir histi işte ama yanımdaki adamdan dolayı güvenebilir miydim?
Yanımda ki adama sormam gerekenleri bile bilmiyordum. Tanımadığım bir yere gittiğimden sormam gereken çok şey vardı ancak o adamdan çekiniyordum. Otorite savaşını kazandığından dolayı oluşan o mutlu ifadesi kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. O ettiği tehditten sonra onun kalbindeki iyilik benim için sorgu meselesiydi. Zaten haksızda sayılmamam gerekiyordu çünkü bu adam beni çocukluğumda bırakmış biri değil miydi? Onun yüzünden işkenceler görmemiş miydim?
İçinde gittiğimiz araba bir villanın önünde durduğunda onunla beraber bende inmiştim. Göz göze geldiğimizde ilerlemeye başlamasıyla peşinden ilerlemeye başlamıştım. Birkaç parça olan elbiselerimi bile almama izin vermeden beni buraya getirmişti. Onların seviyesinde baktığımızda benim tüm eşyalarım çöp olsa da yine de çıplak hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Bu da onun karşısında daha fazla ezik hissettiriyordu. Neyse ki cebimde biraz biriktirebildiğim para vardı.
Bahçeye girdiğimizde evi incelerken kendimi daha da kötü hissetmiştim. Bu zamana kadar ev denilebilecek bir yerde bile yaşamayan biri olarak şu anda bir saraya giriyor olmalıydım. Bahçede birbirinden güzel çiçekler vardı. Evin kapısına giden beyaz taşlarla kaplı yoldan ilerlemeye başladık. Eve baktığımda evin 4 katlı olduğunu görmüştüm. Yukarısında çatı olmadığını gördüğümden en üstte geniş bir balkon olması lazımdı.
İçeri girdiğimizde kimse yoktu ancak yine de gergindim. Adamın da gerginliğini sezebiliyordum çünkü bana bakmaya bile çekiniyordu. Aramızda bu iletişimin olması beni daha da ürkütüyordu çünkü öğrenmem gerekenler vardı ancak ben tek bir şey bile bilmiyordum. Aramızda olan bu resmiyetin boğucu olması küfürbaz ruhumun küfür ihtiyacı doğurmasına sebep oluyordu.
Salona girdiğimizde kimsenin olmadığını görmüştüm. Adamın oturmasıyla beraber göz göze gelmiştik ve bende karşısını işaret etmesiyle oturmuştum. Gözlerimle salonu incelerken evin içerisinin aşırı lüks olduğunu anlamam zor olmamıştı. Bizim oturduğumuz tarafta duvara bağlı bayağı geniş bir televizyon vardı. Koltuklarsa iki tane üçlü ve iki tane ikili koltuk karşılıklı olarak duruyordu.
Arka tarafımızdaysa yemek masası ve yine bir çok sandalye vardı. Ancak orası için televizyon fazlasıyla kör noktada kalmaktaydı. Geri kalanlara baktığımdaysa çokta farklı şeyler yoktu. Duvarlarda tablolar falan vardı ve mutfağa gittiğini düşündüğüm bir kapı bulunmaktaydı. Usulca incelememi bitirip adama döndüğümde ikimiz içinde gerici bir konuşma olacağının bilincinde olarak ilk adımı atmasını beklemiştim. Ancak atacak cesareti olmadığından söze benim girmem gerekiyordu.
"Evine hoş geldin oğlum. Burada olmak istemediğini biliyorum ama..." Doğrudan sözünü keserek konuşmaya girmiştim.
- "Tehdit sonucu getirildiği bir yeri kimse istemez."
"Kazanmak için ufak yemler atmak iyidir."
- "Savaşınızı kazandığınıza eminim ancak evim gibi hissetmiyorum."
Adamın yüzünde ki pişmanlığı görsem de fikirlerim değişmemişti. Onu kapıldığı kazanma hissinden söylemişti ancak insan zihninde olmayanı kolayca söyleyemezdi. Zihninden bunların geçtiğine emin olduğumdan artık çok kolay inanamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yitik Ruhun Kanatları
Novela Juvenil(Abilerim Kurgusu - Erkek Version) Tüm yaşamı boyunca yalnızlığıyla beraber öleceğini düşünen gencin karşısına çıkan ve tanımını bile bilmediği aile kavramı. O ailesinin bir üyesi olacak mıydı yoksa aile onun sadece bir kavramdan mı ibaret kalacaktı...