Salonda oturmayı sürdüren ikili koyu bir sohbetin ortasındaydı. Hongjoong onun sohbetinin çok iyi olduğunu düşündü. Müzik zevkleri ve kitap zevkleri aynıydı mesela, sohbet ederken bol bol gülüyordu. Sohbeti bölen şey ise Hongjoong'un telefonunun çalması oldu.
"Bir saniye, Mingi arıyor."
Telefonu açmasıyla kaşlarının çatılması bir oldu. "Bir saniye sakin ol. Neden ağlıyorsun sen? Tamam tamam tabii ki buluşabiliriz neredesin? Tamam Yeosang'la Yunho da kafede mi? Peki hemen geliyorum."
Karşısında oturan çocuk da merakla ona bakıyordu anlatması için. Hongjoong ise bunu anlamış olacak ki yerinden kalkarken anlatmaya koyuldu.
"Anlamadım bende, telefonu açtığımda ağlıyordu. Buluşabilir miyiz hyung dedi kafedeymiş çalışıyormuş şimdi. Yeosang'da çalışıyormuş Yunho da kasa arkasındaymış. Sana ihtiyacım var dedi ona gitmem lazım hemen."
"Dur bende geleyim Yeosang da çalışıyormuş zaten."
Normalde olsa reddederdi Hongjoong. Sürekli peşinde gezdiği için bezmişti ondan. Ama bugün ona karşı olan görüşü biraz olsun değiştiği için reddetmedi.
"Tamam ama hızlı olalım."
"Peki tamamdır. Arabayla gideriz hemen."
***
Kafeye girer girmez gözü Mingi'yi aradı. Servis tepsisini tezgaha bırakan Yeosang ise ellerini önlüğüne silerek yanlarına geldi.
"Kasa arkasındaki kullandığımız odada. Hala ağlıyor, bu müşteriler gidince Yunho dükkanı kapatıp gelecek siz geçin şimdi. Anlat diyorum Yunho gelmeden anlatmam hyung'a da ihtiyacım var diyor."
Mingi San'la kavga ettiğinden beri Yeosang'la da doğru düzgün konuşmamıştı. Araları gergin değildi ama San'a ısınamamıştı ve Yeosang'ın da ondan taraf olduğunu düşünüyordu. Dün gece olanlardan ve Wooyoung'la San'ın çıkmaya başladığından haberi bile yoktu.
Hogjoong pek de dolu olmayan kafeye göz gezdirdi. Yeosang'ı onaylayarak Seonghwa'yla birlikte kasa arkasına ilerlemeye başladılar. Yunho onları görünce gülümsedi ve içeri aldı.
"Sakinleşmek için sana ihtiyacı var hyung. Olabildiğince hızlı kapatıp geleceğim."
Hongjoong başını salladı. Seonghwa da Yunho'ya gülümsedi ardından üç çocuğun evi gibi kullandığı odaya girdiler.
Mingi elindeki telefondan bir şeye bakarak ağlıyordu. Hongjoong'u görünce daha da hıçkırmaya başladı ve kalkıp sıkı sıkı sarıldı ona.
"Yunho'yu da bekleyelim. Sakladığım için özür dilerim." Dedi sadece ve büyüğüne sıkı sıkı sarılmaya devam etti.
Hongjoong ağlayan çocuğun neyi sakladığını bilmese bile Mingi'nin sırtını sıvazlamaya başladı. "Şş tamam. Her zaman her şeyi anlatmak zorunda değiliz kötü hissetme kendini. Yunho gelince anlatırsın."
Seonghwa endişeyle onlara bakarken aklına gelen şeyleri ile duraksadı. "Ben Yunho'ya bakıp geliyorum hemen." Dedi başkalarının yanında takındığı nazikliğe bürünerek.
Hongjoong onu onayladığında odadan çıktı ve biraz uzaklaştı. Telefonunu açarak San'ı aradı. "San neredesin?"
"Wooyoung'un evindeyim hyung ne oldu?"
"Hongjoong'un babasının adını bul geri kalan bilgileri ben hallederim."
"Bir şey mi oldu? Önemli bir şey yok değil mi?"
"Hayır önemli bir şey olmadı ama halletmem gereken bir şey var. Sonra konuşuruz bunu. Wooyoung'a söyleme boş yere endişelenmesin."
"Peki hyung bulurum ismi akşam olmadan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Allergy | Seongjoong
FanfictionSeonghwa fakültede oldukça popüler biriydi. Hongjoong mu? O... çok evden çıkmazdı. Fakat sosyal medya camiasındaki popülerliği ezici farkla çoktu. Yüzünü, sesini veya herhangi bir özelliğini halkla paylaşmayan Hongjoong ve Seonghwa'nın yollarını kes...