𝟖- 𝐌𝐀𝐓𝐙

114 16 13
                                    


Yorgun beşli eve varalı dakikalar olmuştu. San'ı Wooyoung'a bırakmak daha iyi bir seçenek diye düşündüler.

Mingi Wooyoung'a yük olmaması açısından San'ın diğer koluna girdi.
"Gel dipteki boş odaya götürelim. Hem karşılıklı iki koltuk var birine San'ı yatır diğerine de sen yat. Sen aklın ondayken başka yerde uyuyamazsın şimdi."

Wooyoung gülümseyerek baktı yakın arkadaşına, onu iyi tanıdığı için mutlu oldu. Ardından buruk bir gülümsemeyle devam etti. "Teşekkürler. Büyük ihtimalle uyuyamayıp sabaha kadar onu kontrol edeceğim."

San'ı odaya getirdiklerinde Mingi ikisini yalnız bırakarak odadan çıktı.

San uyumuyordu ama sanki uykuda gibiydi. Gözlerini düzgün açamıyor, çok yavaş hareket edebiliyordu. Wooyoung karşısında geçti ve onu tutarak yatağa oturttu.
"Şimdi uyuman lazım."

Onu yanlış anlayıp o durumda bırakıp gittiği için kendini çok suçlu hissediyordu. Kendisi için kurulan komplonun kurbanı San olmuştu. San onu kısa süredir tanıyordu ama Wooyoung çok uzun süredir ona karşı yoğun duygular besliyordu.

Koltuğun yanında duran katlanmış yorganı açarken kendi kendine konuştu.
"İyiliğin için hayatından çıkacağım. Bensiz eminim daha mutlu olursun. Hem kim benim gibi birini sever ki?"

Cümlesini bitirmesiyle San'ın uzanıp ona sarılması bir olmuştu. Oturur pozisyonda olduğu için Wooyoung'un beline sarılmıştı.
"Gidecek misin?" düzgün konuşamıyordu elbette fakat Wooyoung onu anlamıştı.

"Bu gece burdayım."

"Özür dilerim." yine aynı şeyi söyleyip ağlamaya başlamıştı.

Wooyoung derin bir nefes aldı. Ağlamak istemiyordu. "Kimden özür diliyorsun sen sürekli?"

"Seni çok üzdüm değil mi?"

Ona sarılan çocuğu omzundan tuttu.
"Hayır. Problemli olan benim. Her zaman öyleyim. O yüzden sen canını sıkma. Hiç üzülme olur mu?" gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. "Seni hiç hak edemedim değil mi? Sana yaklaşmak yerine sadece uzaktan izlemeye devam etmem gerekiyodu."

Sarılmayı bırakmayarak gözlerini zar zor açtı. Başını kaldırdı ve yukarısında dolu gözlerle onu izleyen çocuğa baktı.

"Beni biri öptü.. Sen öptün değil mi?"

Uyuşturucu etkisindeyken o sanmış olmalıydı. Fısıldar gibi konuştu Wooyoung.
"Hayır.. O kızdı seni öpen, hiç tanımadığın biri." Sesi tekrardan titremişti. Kıskançlıkla karışık kin ve nefret içini doldurmuştu.

San ellerini Wooyoung'un yüzüne çıkardı ve yüzünü tutup gülmeye başladı. "Sen öpsen çok komik olurdu."

Wooyoung ise yüzündeki elleri tutup aşağı indirdi, burukça gülümsedi karşısındakine. "İlaç etkisinde bunları söylemen çok acı. Ama artık uyuman lazım. Çok yoruldun."

Omzundan tuttu ve kendinden uzaklaştırıp yatağa yatırdı.

"Lütfen yanımdan ayrılma."

Yorganı üzerine örterken konuştu.
"Hemen karşı koltukta olacağım."

"Ben bir şeye sarılmadan uyuyamam lütfen yanıma gel. Neden kendini çekiyorsun. Sen çok seversin benimle uğraşmayı."

Bunun San'ın kendisi, normal sesi olmaması Wooyoung'u yaralıyordu. Sarhoş sesin yanıltıcı olduğunu düşünüyordu. Sürekli kendi kendine "Sadece ilaç etkisinde." diye tekrar edip duruyordu.

Üzerine yorganı örttü ve yaklaşıp konuştu.
"Emin ol sabah uyandığında beni yanında görsen çok mutsuz olurdun San."

Yaklaşmasını fırsat bilen çocuk son gücüyle onu kendine çekti ve yanına düşürdü. Sanki kaçıp gidecekmiş gibi sarmaladı.

Allergy | SeongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin