Yüzbaşım: Kimsiniz hanım efendi ?
Siz: İlerideki karın çocuklarının annesi basının tacı gönlünün Sultanı
Yüzbaşım: İlla diyorsun uğraş benimle öyle mi?
Siz: Evet
Yüzbaşım: O zaman sana kötü bir haberim var
ben işsiz bir adam değilim ve boşa harcay...
"Buyrun efendim Nasıl yardımcı olabilirim." Şuan hastane nöbetinde idim. Ve sürekli hasta gelip duruyordu.
"bi serumê li min xist " dedi.' bana serum vur' (Arkadaşlar şimdi şöyle ki ben anneme sordum bunu çevirdin diye ama bana çok değişik şeyler anlattı va ben yazamadım o yüzden gogleden bakıyorum yanlış olursa kusura bakmayın)
"Doktor mu yazdı reçeteniz nerede" dedim uykulu sesim ile.
"Tıné. Ez duxazım" 'yok. Ben istiyorum' (Bakın İşte bunu biliyorum benim şahane Kürtçe)
Te Allah'ım millet deliye hasret biz akılıya.
"Bakın beyefendi doktor yazmadisa size iğne vuramam hem yasal değil hemde İğne vurunca daha kötüye gitmeyeceğini de bilemeyiz. Misal başka bir iğne vursam belki daha da şiddetlenecek ağrını-"
"Ya hu xemsire vur işte"
Boynumda olan babamın künyesini kavrayıp şuan kendimi boğabilirdim ama yapmadım tebrikler bana...
"Beyefendi benimle dalga mı geçiyorsunuz. Bakın şaka ise komik değil ve saaat gecenin üçü" Dedim şimdi ben bu hastanede nasıl delirmiyeyim.
"Tu çawa hemşîre yî?!" 'sen nasıl bir hemşiresin'
"Öncelikle o sesinin tonunu ayarla sonra konuş!" Diye bağırdım
"Bir sorun mu var hanımefendi?" Siktir hayır şuan bu bana reva mı. adama şuan mal mal bakıp 'Sizin burada ne işiniz var Gökalp Giray Ulu bey" desem mıydım
Hastane de senin babanın tapulu malı zaten amk
"Yok biz beyefendi ile hâl ediyorduk zaten değil mi"
"Ere" 'Evet' "Bi her awayî ez diçim" 'ben gidiyorum zaten"
Siktir git lan pust bizde kocamız ile yalnız kalalım.
"Buyrun sizin neyiniz vardı." Diye sordum.
Adamın yüzüne bak yüzüne
"Pansuman. Bıçak izi"
"Peki siz geçin ben geliyorum. Nerenizden peki"
"Sırtım."
"Anlıyorum siz geçin sedyeye. Üstünüzü de çıkartın."
Hemen pansuman Malzemelerini alıp. Kocamın yanında geçtim...
Aman Allah'ım o kaslar o sırt ne böyle. Derken gözüm yaralarada kalmıştı. Allah bilir nasıl acımıştı.
"İyi misiniz Hanım efendi?" Diye sordu Gökalp.
"İ-İyiyim Niye ki?"
"Daldınız gitinizde ondan"
"Ha. Birini hatırladım da"
"Anlıyorum"
Sedyenin yanına girip yarayı, ilk önce tentürdiyot ile temizledim. Baya enfeksiyon kapmış olduğundan dolayı azıcık uğraştım. Temizledikten sonra İpi iğneye geçirdim şuan uyuşturmam açıkçası pek işe yaramayacaktı fakat, bir umur acımasın diye spreyi sıktım.
"Acıyabilir. Aradan biraz zaman geçtiği için uyuşmayabilir."
"Sorun yok dik sen" dedi
Dikmek ve dikmemek arasında uzun bir yolculuk yapıyordum şuan. Bunu yapamayacak gibiydim. Biliyorum hemşireydim ama insan sevdiginin yarasını nasıl canlı canlı dikebilirdi ki.
"Kaç saat sürecek bu."
"Biter şimdi." Dedim
İğneyi deriden geçirince hafif kasıldığını hissettim. Ama sonrasına hiç tepki vermedi. Sonunda bitmişti.
"Bitti."
"Sonunda" diyip tişörtünü üzerine geçirip ayağa kalktı...
"İki günde bir yarayı temizleyin veya tekrar hastaneye gelin. Şimdi den geçmiş olsun." Diyip dışarı çıktım ve derin derin nefes aldım. Çok şükür Yarabbi
Tam nefesim verecekken telefona gelen bildirim ile Nefesim götüme kaçmıştı âdeta...
Yüzbaşım: Bir anlaşma yapamaya ne dersin hemşire.
Okunmayan hikkeyeye habire bölüm atan Zey.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
