50>

4.3K 325 50
                                    

Üzüldüm, yıkıldım belkide kahroldum, ama ergen gibi her üzüldüğümde kabuğuma çekilemezdim, yüzleşmem  lazımdı ve yüzleştim. Hissettiğim şey doğur çıktı...

Boğazıma oturan yumru beni daraltsa da, oturduğum yerden doğrulup ayağa kalktım. Yaptığım yemeklere bakıp, kendime bir bardak su doldurdum.

Gökalp bana yalan söylemişti, ama nişanlım ve bir şansı hak ediyordu. Bana elbet doğruyu açıklayacaktı, Belki uzun sürecek veya belki yarın belki yarından da yakın. Ama elbet söyleyecekti...

Bekledim ve bir on dakika sonra kapı çaldı.

Deminki heyecanımından en ufak bir kırıntı kalmamıştı. Derin bir nefes verdim ve kapıyı açtım.

"Güzelim" diyip bana sarıldı, boynumu öptü, dudağıma öpücük kondurdu. Ben ise hareketsiz bekliyordum. Her ne kadar gizlesem de kırgındım.

Belki kendime, belki ona, belkide hayata. Ama kırgındım bunu biliyordum...

"Yavrum, iyi mısın?" diye sordu kapıyı kapatıp.

"İyiyim niye ki?"

"Bem beyaz olmuşsun." Diyip elini alnıma attı. "Ateşinde yok."

"İyiyim dedim Gökalp." Diye çıkmıştım.

Adama kızma hakkım zerre yoktu, benim iyiliğim için yapmıştı, ama ben ona sonunda ölüm bile olursa bana yalan söyleme demiştim...

Veya belkide bilmiyordu. Aklımdaki düşünceler beni yiyip yiyip bitiriyordu...

"Tamam hatunum bir şey demedim."

Dedi içeri geçtik hazırladığım masayı görünce yanağımdan öptü...

"Yoruldun diye mi böyle oldu?"

"Hıhı" dedim başka sebebim mi vardı?

"Yormasaydın kendini güzelim ben hâl ederdim..."

"Başlayalım mı?"

Birlikte oturduk masaya ben onun karşısında oturmuştum.

Gökalp yemeğe başlamıştı, benim iştahım pek yoktu.

"Gökalp." Dedim

"Efendim güzelim?"

"Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"

"Ne gibi?"

"Ne bileyim, herkesin elbet birbirine söylemek istediği, gizlediği bir şeyler olmaz mı? Sen söyle sen ne istersen bende söyleyeyim. Bugün ne varsa dökelim bu masaya sonuçta evleniyoruz."

"Aklıma bir şey gelmiyor" demişti çatalındaki eti ağır ağır ağzına götürerek.

"Emin misin?" Dedim "Hiç mi benden gizlediğin bir şey olmadı?"

"Yani elbette vardır da." Dedi ağzını peçete ile silerek "Seni üzmemek, ve seni kırmamak için söylemiyorumdur."

"Söyle." Dedim "Eğer söylemesen kırılırım."

Telefonu çaldı, zaten hep bu anlarda çalıyordu.

"Emredin Albayım."

"..."

"Geliyorum." Diyip ayağa kalktı.

"Göreve mi?" Diyince kafasını salladı

"Ama daha yeni gelmiştin?"

"Yapacak bir şey yok sevgilim." Dedi, vedalaştıktan sonra çıkmıştı.

Gökalp gittikten sonra Alaca benim yanıma gelmişti oturmaya.

Biraz konuştuk havadan sudan sonra mert konusu açıldı.

"Seviyorsun..." Dedim

"Yok, hem hastanede geçen gördüm bir kadınla konuşuyordu canımlı cicimli" dedi yüzünü buruşturarak, komik gözüküyordu.

Güldüm.

"Kıskandım mi sen bakim"

"Ya dalga geçme Asral"

"Mert senden başkasını görmüyor." Dedim cidden öyleydi, Alaca'nın profil fotoğrafından sonra asla başka kızlara yavsamamıştı. Normalde benim canım kankam bir kıza yavsamadan duramazdı.

"Yavsak falan ama olsun." Dedim, güldü

"Bilemiyorum hem abim izin vermez ki."

"Affedersin ama bok yer." Dedim güldü "O benimle nişan bile yaptı sana karışamaz."

"Yok öyle değil Mertte ayrıca kıl olmuş."

"Ben hâl ederim." Dedim

"Onu bunu bırak benim best çiftim artık siz değilsiniz." Dedi

"Allah Allah kimis?"

"Mehmet abi ile Tuana çok iyiler" dedi gülümsedim

"He ya..." Dedim bizden iyi oldukları kesindi. Bana açıklamamıştı zaten...

"Messi derin düşüncelere daldı" diye dalga geçti Alaca.

Oy verrrr

Sizce Asral ne yapacak?

Gökalp açıklayacak mı?

Olaylara boka saracak mı?

İnanın bende bilmiyorum:)

Kimsiniz?/Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin