Bu bölümü ilk yorum yapan Esta1008 'e hediye ediyorum❤
Kaç saattir yaptığım gibi tekrar telefonun ekranına baktım. Annemi arayıp aramamakta kararsızdım. Türkiye'deyken yalnızca beni iki defa aramıştı. İki konuşmada toplasan yirmi saniye falan sürmüştü.
Aslında on sekiz yaşına geldiğimde Rusya'ya dönmememin en büyük sebebi annemdi. Rusya'daki ev babamın adınaydı. Oraya gitsem izin vermezdi. Annem zaten kendine yeni bir yuva kurmuş ve beni çoktan unutmuştu. Bende mecbur zorlansamda Türkiye'de kalmayı seçmiştim.
Annemi bir türlü affedemiyorum. Madem bakamayacaktı niye beni dünyaya getirdiki? Neden başımı okşamadı? Neden bana sahip çıkmadı?
Berna ve Serhat'ı bu yönden çok kıskanırdım. Züleyha hanım üstlerine titrerdi. Babam bana yapmadığı babalığı onlara yapardı.
On sekizinci yaş günümü hatırlıyorumda tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Türkiye'de ilk kutluyacağım doğum günü olduğu için çok heyecanlıydım. Bu sefer babamda yanımda olacak diye bayağı umutlanmıştım. Bütün gün belki sürpriz yaparlar diye evde süslenip beklemiştim. Tabikide kimse süpriz falan yapmadı.
Ertesi gün olabilir sonuçta doğum günümü bilmiyor olabilirler, bu çok normal diye kendimi teskin ederken Berna'ya doğum günü partisi hazırlandığını öğrendim. Şaka gibi dimi? Aramızda sadece bir gün varmış. Ama babam benimkini unutup ona on sekizinci yaş hediyesi olarak araba almış.
O gün iliklerime kadar kimsesiz olduğumu hissetmiştim işte. Hatta bir karar alıp ne zaman yanlız ve kimsesiz hissetsem kağıttan bir yıldız yapıp kavonoza atmaya karar vermiştim. Bu sayede bütün yanlızlığım o kavonozda saklı kalacaktı.
Ne saçma sapan bir şey dimi? Ama o zamanlar kavonozun ağzını kapattığımda bir daha kimsesiz hissetmeyeceğimi düşünmüştüm. Ölene kadarda bu böyle devam etti. Neyse ki artık bu hayatta kendimden başka kimsemin olmadığını kabullendim.
Uff fazla drama bağladım. Zaten annemi arayıp ne diyeceksem? Kadının benimle doğru düzgün bir iletişimi bile yok.
Telefonun ekranını kapatıp etrafıma baktım. Acaba gezmeye mi gitsem? Geçmişte bu yaşlarda kafayı dersle bozmuştum. Hiç dışarı çıkıp doya doya eğlendiğimi hatırlamıyorum.
Ani bir kararla kendime çanta hazırlayıp odadan çıktım.
"Maria, Victor'a haber ver arabayı hazırlasın."
"Hemen efendim."
Bahçeye çıktığımda Victor arabanın başında bekliyordu beni. Daha fazla bekletmeden arabaya bindim.
Yolda kendime bir instagram hesabı açmak geldi aklıma. Gençliğimi yaşamam için bir şans verildi madem bende yaşayacaktım. Buna ilk olarak her gencin kullandığı instagramla başlıyacaktım.
Geçmişte yani pardon gelecekte instagramı hep derslere engel görürdüm. Şerefsizin önde geleni sevgilimde bundan çok mutlu olurdu. Oysaki onun hesabı vardı da işte neymiş beni kıskanırmış, gerek yokmuş.. Onu hatırlayınca sinirlerim iyice bozuldu! Neyse aklına kötü şeyler gelmesin Andrei! Unut onu!
Nerede kalmıştım? Heh! En son kendime instagram hesabı açıyordum. Araba durana kadar profil hesabımı düzenledim.
"Sen buralarda takıl Victor ben işim bitince mesaj atarım sana."
"Tamam efendim."
Arabadan indiğimde etrafıma baktım. Burası çarşı gibi bir yerdi. Sokaklarda bir sürü dükkan dizilmişti. Etraftaki dükkanlara bakarak ilerlemeye başladım. Kenarda bir tatlıcı dükkanı görür görmez içine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANDREİ (BxB)
HumorAnnesi Rus manken, babası Türk iş adamı Andrei bir sabah uyandığında on yedi yaşına geri dönüyor.