20 - ❝hayatın gerçekleri.❞

168 52 140
                                    

29 EKİM 1918

Havada tatlı tatlı bir meltem esiyor, Amaris'in sarı saçlarını narince dalgalandırıyordu.

Amaris ayakkabılarını çıkardı ve çimlere basarak yürümeye devam etti. Mesken noktası olan göle doğru ilerlerken oradaki ağacın dallarından birinde oturan Leonard'ı görünce gülümsemişti.

Onun yanına doğru ilerlediği esnada Leonard da onu fark etti ve baştan aşağı alıcı gözlerle süzdü.

Gözleri Amaris'in bedenini tamamen saran ve hatlarını belli eden ince askılı beyaz elbisesinde, hafifçe göz kırpan göğüs dekoltesinde, yumuşak yüz hatlarında ve narince omzundan aşağı dökülen sarı saçlarında dolanmıştı.

Ona bakarken iç çekmeden edemedi Leonard. Amaris Mikaelson o kadar güzel bir kadındı ki... Dalıp gittiğinin farkında bile değildi.

Amaris gelip ağacın dibinde durunca o elbisesiyle dala çıkamayacağı için Leonard yere atladı ve yumuşak çimlerin üzerine oturup davetkar bir şekilde Amaris'e baktı.

Beyaz elbisesinin çim lekesi olabileceğini umursamadan eteğini toplayıp Leonard'ın yanına oturdu Amaris.

Eteği yukarıya doğru sıyrılınca pürüzsüz bacakları açığa çıkmış ve Leonard onun beyaz tenine bakmadan edememişti. Yutkundu ve bakışlarını kaçırdı sonra.

O bakışlarını göle çevirirken Amaris onun yan profilini izlemeye devam ediyordu.

Leonard King'i iki kelimeyle tanımlaması gerekseydi nefes kesici derdi Amaris hiç düşünmeden. Bu adam gerçekten nefes kesiciydi.

Zeytuni yeşil gözleriyle öyle yoğun bakıyordu ki Amaris kalbinin sıkıştığını, nefessiz kaldığını hissediyordu onunla her göz göze gelişinde.

Ela gözleri Leonard'ın kırmızımsı dudaklarını bulunca Amaris yutkundu. İşaret parmağıyla Leonard'ın çenesi ve dudakları boyunca bir yol çizmek ve o yumuşak dudaklara dokunup o sıcak dokunuşları hissetmek istiyordu.

Acaba dudakları gerçekten de göründüğü kadar yumuşak mıydı?

Leonard'ın dudakları en tatlı baldan daha tatlı ve en güçlü zehirden daha ölümcüldü ama Amaris yine de onu öpmek istiyordu, dudakları asla ayrılmayacakmış gibi birleşmeliydi.

Düşünceleri onu terletirken Amaris de bakışlarını göle çevirdi. Eğer biraz daha düşünürse aklından geçenleri yapabileceğinden endişe etmişti.

Sessizlik onu rahatsız ederken bir konu bulmak için çabaladı. "Manzara çok güzel değil mi sence de?"

Kendi sesi kulaklarına ulaşınca yüzünü buruşturmadan edemedi Amaris. Manzara mı, cidden mi? Konu açma bahanesiyle bunu sormamış olmayı umut ediyordu ama bunu gerçekten yapmıştı.

Leonard'ın dudakları iki yana kıvrıldı ve dönüp ona baktı. Yeşil gözleri onun yüzünü turlarken derin sesiyle "Senin kadar güzel değil." dedi.

Bu ani gelen iltifat Amaris'in soluğunu kesmeye yetmişti. Nefesi kesilerek Leonard'a bakarken kalbi ağzında atıyordu. "Güzel olduğumu mu düşünüyorsun?"

"Hayatımda gördüğüm en güzel kadın olduğunu biliyorum." Leonard eliyle onun çenesini nazikçe kavradı ve ela gözlerine yakından baktı. Amaris'in ela gözleri öylesine hayat dolu ışıltılara sahipti ki o gözlerin hep böyle parlaması için canından bile olabilirdi.

Gözleri onun dudaklarına kaydığında bu Amaris'i daha da heyecanlandırmıştı. Güzel gözlerini kapatıp kendini tamamen ona teslim ettiğinde Leonard bu teslimiyete karşılık vermeden edemedi.

𝐀𝐌𝐀𝐑𝐈𝐒「ᴛʜᴇ ᴏʀɪɢɪɴᴀʟs」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin