Buraya hangi anıyı anlatmak için gelsem diye pek çok kez düşündüm de içimden ne gelirse onu anlatmaya karar kıldım.
2. dönem
Bu anı git gide hafızamdan siliniyor gibi hissediyorum. O yüzden şimdi anlatmak en iyisi.
Her sene yapılan klasik yangın tabrikatının yapılacağı bir güne gideceğiz. O gün sınıftaki arkadaşlarım gelmemişti, üstüne onunla ortak arkadaşımın da gelmediğini sanıyordum. Yanımda sınıfta pek yakın olmadığım kızla dışarı çıkmıştım ziller çalınca.
Ortak arkadaşımız için Asel ismini kullanacağım. Asel benim her şeyim, onun için sadece ortak arkadaş demek değersizleştiriyormuşum gibi hissettiriyor.
Biraz ilerledikten sonra Asel'le karşılaşmış ve diğer kızın yanından ayrılmıştık. Herkes yangın tabrikatının yapılacağı yere yakınlaşırken -o da bu kişiler içerisinde- ben ve Asel en geriye çekilmiş ve bitmesini beklemeye başlamıştık.
Yangın tabrikatı olup bittikten sonra ve herkes dağıldıktan sonra o bize doğru yürümeye başlamıştı. Onu görünce her zaman olduğu gibi kelimelerim birbirine dolaşmıştı. Yanımızdan geçip sağa giderken arkadaşım gülmüş ve sinirle ona gülme Asel demiştim. Tam o esnada o sağa gittiği noktadan dönmüş ve yeniden önümüzden geçip sola gitmişti.
Ardından içeri geçtiğimiz sırada arkadaşı ile önümüzde ilerliyordu. Aşırı yavaş oldukları için önlerine geçip onlardan önce Asel'in sınıfına varmıştık. Onlarda peşimizden gelip sınıfa geçmişlerdi.
Arkadaşımın sırasına geçip konuşmaya başladığımız esnada istemsiz onların sesleri kulaklarımı doldurmuştu. Sınıfta sadece onlar ve biz vardık. O yüzden konuştuklarını duymamak imkansızdı.
Bir ara bir erkek küfür etti ve o "Küfür etme." diyerek onu uyardı. Bu hoşuma gitmişti. Asel maskülen bir kız olduğu için onun yanında rahatlardı. Ortamda geriye kalan tek kızda ben oluyordum. Küfürbazın teki olduğumu bilmeyen sevdiceğim rahatsız olurum diye arkadaşımı uyarmıştı.
Kendisi uzaktan izlendiğinde ya aşırı çocuklaşan biriydi ya da depresif herifin tekiydi. Onunla alakalı hoşuma giden şeylerden biri de çocuklaştığı anlarda beni fark ettiğinde kendini düzenleyip toparlamanmasıydı. Çocuklaşması kötü bir şey mi derseniz... biraz farklı bir çocuklaşma onunkisi. Hayvanlaşıyor kısacası.
Bir ara şans eseri yazılı da aynı sınıfa denk gelmiştik. Tenefüs esnasında sınıfa girdiğinde şok olmuş ve heyecanlanmıştım. Gizlice ona bakıp bir yandan biyoloji ile ilgilenirken o ilerlemiş ve öğretmenler masasının yanındaki arkadaşlarının yanına geçmişti. Saniyeler içinde oradaki hayvanların enerjisini kapmış ve öküz misali bağırmaya başlamıştı.
Bende o esnada sabır çekiyor ve yanımdaki 10. sınıf erkeğin konuyu bilip bilmediğini soruyordum. Bilmiyorsa ona yardım edecektim. Çocukla biraz konuşup ona döndüğüm esnada onun bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Beni fark etmişti sonunda ve fark etmesi ile sessizleşip kendini düzeltmesi bir olmuştu. Bu hoşuma gitmişti, ne yalan söyleyeyim.
Hoca gelince hızlıca yerine geçmişti. Fakat hoca onu öne oturtmuştu. Tipi hocaya güven vermemişti sanırım. Buraya random atardım ama garip olur, siz benim yerime atın.
Sınavını bitirdikten sonra arka tarafa geçmiş ve arkadaşları ile gevezelik etmeye başlamıştı. Hoca arada onları uyarıyordu, hocaya hak veriyordum. Amma konuşmuşlardı o gün.
Sınıfın neredeyse hepsi sınav kağıdını vermişti sonlara doğru. Sadece benim yanımdaki çocuk kağıdını vermemişti. Hoca gelip onun başında durduğu esnada bende dönüp çocuğu izlemeye başlamıştım.
Tam o an fark ettim ki o da karşı sıradan tıpkı benim durduğum gibi durmuş bana bakıyor. Utançtan ona yan gözle bakıp çocuğa bakmaya devam etmiştim. Fakat o benim gibi değildi. Baktı mı bakardı, çekmezdi gözünü. Hatta biliyor musunuz? Bakmamı isterdi, ben bakmayınca sinirle göz devirir veya yüzünü kaskatı hale getirirdi.
Bir ara gözünü diktiği için rahat duramadığım bir günü hatırlıyorum.
Asla sınıfından çıkmak bilmeyen çocuk öğle arası arkadaşları ile okul binasının karşısındaki banka dizilmişti. Bende hızla onu görmek için arkadaşım ile bahçeye çıkmıştım tabii ki. Her yer dolu olduğu için okul etrafında dolaşarak onu görebilirdim. Bu yüzden birkaç kez dolaşıp yorulmuştum. Hem öyle vakti olduğu içinde oldukça sıcak bir gündü.
Birkaç kez dolaştıktan sonra binanın üst kısmına çıkıp bahçeyi izlemeye başlamıştım. O da hemen karşıda olacağı için rahatça görecektim. Fakat karşıya bakmam ile birlikte onun gözünü dikmiş bir şekilde bana kitlendiğini görmüştüm.
Yanındaki arkadaşları konuşurken o onlardan uzaklaşmış ve tam olarak bana doğru dönerek beni izlemeye başlamıştı. Aramızda aşırı derece de mesafe olmasına rağmen ona bakamamıştım bile. Çünkü her baktığım an bana baktığını görüyordum. Her ne kadar rahat olamasam da sırf bana baktığı için oradan ayrılmamıştım.
Bana bir bakışı benim için her şey demekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmak İstenmeyenler
RomanceZihnimden silinip gitmesinden çekindiklerimi döktüğüm bir köşe. Kiminin gerçekten hissetmemiş olduğu o duygunun yolculuğu... Benim tanımımla aşk: