3.

445 6 0
                                    

İyi okumalar..




Yatakta otur pozisyonu alıp, düşüncelere daldım. Dün ki olay bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Taehyung'un bakışları, tavrı gülüşü, yüzündeki beni. ahh kahrettsin, ben nee düşünüyorum? Bu doğru değil, hemen sacma sapan düşüncelerden kafamı çıkarmalıyım.

Yataktan kalktım. Kafam resmen çatlıyordu. Bi duş alsam iyi gelirdi. Bugün çok işim vardı, daha bizimkilerle buluşacaktım, sonra da kütüphaneye gidecektim. Banyoya girip hızlıca bir duş aldım. Bedenim az da olsa gevşemişti. Kıyafetlerimi giyinip ıslak saçımı kurulamadan odadan çıktım.

Aşağı inip annemi mutfakta görmemle burukça gülümsedim. Mutfak masasının yanındaki sandalyeye oturup kahve içiyordu. Yanına yürüyüp yanağına küçük bir buse kondurdum. Annem beni fark etmesiyle ilk şaşırdı.

Ben genelde okul dışında sabahlar erken kalkmazdım. Bu yüzden şaşırmış olmalıydı. 'Günaydın minik kurabiyem' dedi gülümseyerek. Bende aynı şekilde ona gülümseyip, sandalyede oturdum. 'Erkencisin bugün' dedi. 'Ahh evet bu gün birkaç işim var, eve geç gelebilirim, arkadaşlarımla olacağım' dedim. Annem kafasıyla beni onayladı ve eve çok da geç gelmemem için tembihledi.

Ondan sonrası her şey hızlıydı. Ben arkadaşlarımla bir kafeye gidip saatlerce eğlendikten sonra eğlence parkına gitmiştik. Her şey çok iyiydi. Ahh, bide Hoseok hız trenine indikten sonra kusmayıdı. Onun hız trenine korkmasını bile bile binmesi saçmaydı. Bir sürü oyuncağa binmiştik, sanki küçük çocuklar gibiydik ve bundan memnunduk.

Yavaş adımlarla kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Zaten birkaç dakika içinde oraya varmıştım. Kapısını açıp içeri girdim. Saat biraz geç olduğu için az insan vardı. Masalardan birine eşyalarımı bırakıp, kitap aramaya başladım. Buraya baya bir süredir gelmek istiyordum ama bir türlü vakit bulamıyordum.

Aklımda bi kitab türü yoktu hangisi görnüşü icime yatsa onu alıcaktım. Elimi hafifce kitablarda gezdirmeye başladım. Kitab kokusuna bayılıyorumdum. Kütüphaneye girdiğimde o huzur veren kitap kokusuyla karşılaşmak, sanki ruhumu besleyen bir melodi duymak gibiydi. O anı unutulmaz kılan detaylardan biriydi. Sanki o kokuyu derin derin soluduğumda içim huzur doluyor ve dünyadaki tüm sıkıntılar bir anda uçup gidiyordu. Kitap kokusu, gerçekten benim için çok özel bir duygu.

Bakışlarımı yukarıdaki kitaplarda gezdirdim. Gözüme çarpan kitaba uzanmaya çalıştım. Pek başarılı olmasam da, uzun uğraşlar sonucu alamamıştım. Bir anda alacağım kitabı başka birisi aldı. Birden irkilip geriye gittim, ama pek de başarılı olmadı, omzum sert bir göğse çarptı. Ahh, kesinlikle bunu beklemiyordum. Hızlıca öne gidip bu hissiyattan kurtuldum.

Tam arka­mı dönüp sövücektim ki, onun kahve rengi gözleri ile karşı karşıya kalınca yutkundum. Bakışlarımız buluşur buluşmaz içimde garip bir his ile elimi kalbime götürdüm. Bana gülümseyerek almak istediğim kitabı bana uzattı. Gözlerindeki derinlikle birleşince, bambaşka bir etki yaratıyor. Gülüşüyle ruhunu ısıtan anları unutulmaz kılıyor.
O an içimde bir sıcaklık hissettim. Gözlerindeki derinlik beni büyüledi, sanki ruhumu okuyordu.

Bir an ona çok baktığımı anlayıp kitabı hızlıca elinden aldıp, teşekkür ettim. Onu burada görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Yüzünden kitap okuyacak bir tip yoktu. İnsanları görünüşüne göre yargılamayı sevmezdim, ama onun yüzünden gerçekten yoktu.

Biraz konuştuktan sonra bana ne tür kitaplardan hoşlandığımı sordu. Ben genellikle korku ve gerilim kitapları sevdiğimi söyledim. Galiba bunu dememi beklemiyordu, şaşırmıştı. Bende ona senin en sevdiğin kitap türü nedir diye sormuştum, o da bana romanları sevdiğini söylemişti.


Hridayeş | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin